Levent'in acmayi onerdigi tartismaya, yani "Ulkemizde, ODTU de ve bolumumuzde `bilimsel etkinlikler' in irdelenmesi" ne katkida bulunmak amaci ile ardisik zamanlarda `ses' gurubuna uc yazi `asmak' (post etmek) amacindayim. Sirasiyla 1) Dunyanin gelismis ulkelerinde `bilimsel etkinlik'lerin nasil yurudugu. 2) Turkiye genelinde `bilimsel etkinlik'lerin nasil yapildigi, ve bununla ilintili sorunlar. 3) Bolumumuzun yakin gecmisi, simdiki durumu, amaclari. Ana basliklarinda olacak bu yazilarin ilki asagida. -Gokturk Ucoluk Dunyanin gelismis ulkelerinde is nasil yuruyor? ^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^ Son soz: Is temelde PARA ile ve PARA icin yuruyor. 1) Egitim Turkiyedeki kadar `homojen` degil. Dogru `homojen' degil, `heterojen'. Bu dusuk gelir duzeyindeki insanlarin bile `insanca' yasiyabilecekleri bir ortamda olmalarinda kaynaklaniyor. Dolayisi ile `kafasi basmiyan' universiteye falan gitmiyor. Ya orta ogrenimde ayriliyor, ya da ozel meslek okullarina gidip, uzmanlasiyor. Almanyada `tezgahtar' olmanin bile egitimi var: 2-yillik bir okul. Dolayisi ile orta egitim `buyuk amaclara' insan hazirlamadigi icin ogrenciye bilgi yigmak zorunda kalmiyor, daha cok gundelik yasam icin gerekli kadarini veriyor. Universiteye dolayisi ile gercekten gidebilecek olan/ve isteyen kisiler gidiyor. Bunlar aldiklari dersleri/notlarini vs, daha orta ogretimlerinde bu amaca yonelik hazirliyorlar. Benzer bir mantik universitede de hakim: ozellikle Lisans-sonrasi anlamindaki kismi icin 'bilimsel istek' tek etmen. Iyi universitelerin temel islevi `egitim' DEGIL. Buralar egitim de veriyorlar, hatta bunda belki de basarililar. Ancak temel islevleri amaclari bu degil. Asil islev: `Bilim uretmek'. Burada ulkemizdeki yaklasim ile tam ters dusen bir durum sozkonusu. Turkiye'de ozellikle YOK'le birlikte giydirilen `deli gomlegi' sayesinde tum universiteler `yuksek okul' olarak calismaya zorlanmakta- dir. (bunun uzerine gelecek yazida soz soyleyecegiz). 2) Bizdekinden farkli olarak, endustrinin YENI yontemlere/araca/materyale gereksinimi var. Cunku serbest rekabet ortaminda birseyi ancak `iyi' ise satabiliyor. Iyilestirmek de, yuksek teknoloji urunleri icin bilimsel arastirma/gelistirme (ARGE diye kisaltacagiz) yontemleri ile mumkun. Bunun icin kendi ARGE birimlerini kurmak bir cozum, ki bazi buyuk ureticiler boyle yapiyor, ancak iyi ve UCUZ bir yontem Universitelere gitmek, bu ARGE islevini universitelerin yapmasini saglamak. Devlet de bu kanali vergi indirimi ile destekliyor. [Su anda bulundugum bolum Ingilterenin en iyi bilgisayar bilimleri bolumune sahip 7 universitesinden biri, bolumun temel para girdisi projelerden geliyor, acikca soylemek gerekirse bazi projeler cok `dandik' Ornegin 100000 Pound (1Pound=70000TL) lik gordugum bir proje, X ortaminda bir user-interface gerceklestirilmesi. Oyle ahim sahim birsey sanmayin, bizim pek cok 491-492 projesi bundan cok daha iyidir.] Ozet olarak cok gercekci bir endustri/universite isbirligi (daha dogrusu cikar ortakligi) var. 3) Ulkeler varsil, ve teknoloji uretmenin nasil birsey oldugunun cok farkinda olduklarindan, getirisi `aninda'olmayan (hatta riskli olan) `Dogal bilimler' e de devlet eliyle para akitiliyor. Boylece `ucubik` gibi gozuken Tera-elekton-voltluk paracacik ivmelendirici- leri yapilip, Yuksek Enerji fiziginde evrenin sirlari arastirila- biliyor, Uzaya teleskop yerlestirilip evrenin `garabet' koselerine bakilabiliyor. Cunku a) Bu `teorik' gelismelerin 20-30 yil sonra teknolojide devrimlere neden olabileceginin bilincindeler. b) Buralara para yatiracak kadar varsillar. 4) Bilim adaminin parasinin bir kismi verdigi (eger veriyorsa) egitimden geliyor. Doktorasini bitirmis bir ogretim uyesi yaklasik 2500$ uzerinde bir parasal gelire sahip olur. Bunun yaklasik 2/5 i ile temel ihtiyac- larini giderir (yiyecek+barinak+saglik) geri kalani ile de caninin istedigini yapar. Ulkemizde 450$ dolayinda bir para alir (yeni-super muper artistan sonra--ondan once 270$ dolayinda idi). Bu para ile yasayamaz...(baska seyler yapmak zorunda kalir ki buna `Turkiyedeki durum' u irdeliyecegim II. bolumde deginecegim). 5) Bu ulkelerde bilimsel unvan almak usulu ulkemizdekinden farklidir. Turkiyede unvan `isme yapisan' bir `rutbedir'. Birileri: juriler, komisyonlar falan, toplanir ve size bu unvani verirler. Bunun maasa yansimasi biraz daha farklidir, `kadro' denilen bir nane ruhunun varligini gerektirir, ama asil oz `rutbeyi' almaktir. Bunun icin (her asama icin) belirli bir yol/yordam vardir. Bunu daha detayli ileride anlatacagim. Gelismis ulkelerin bir kisminda buna benzer bir yontem vardir ancak `unvanlar' universitelerce verilir ve onlarla bir anlam tasir. Yani bizde de boyle olsaydi `ODTU Docenti' diyor olacaktik. Boylece yapay bir esitlik olmamis oluyor, insanlar da `ne yapip edip' o `unvani' almaya calismak (ve bunun icin turlu hokkabazliklar yapmak) yerine kapasitelerinin elverdigi bir universitede `o pozisyona' basvurmak durumunda oluyorlar. Ayrica bir bilim adaminin bir universitede bir `pozisyona' gelebilmesi cebindeki `proje' sayisi/ve butcesi ile de baglantili. Yani arastirma etkinliginde bulunmayan (dolayisi ile bolume para [is imkani] getirmeyen) bilim adami biraz zor `yukseliyor'. Adam gibi arastirma yapamiyan, arastirmalari batiran bilim adamina da birdaha endustri pek gelmiyor. Malum endustri'yi kandiramazsiniz. Adam cozumunuzun calisip calisma- digina bakar. 6) Bilim adamligi memuriyet degil! Sizden surekli uretkenlik beklenilen birilerinin (veya sistemin) hesap sordugu bir yapi. Kizma birader oyunundaki gibi turu atip, koseyi kapmak pek gecerli degil. Gerekirse sizi 50 yasinizda kapinin onune koyarlar. Ancak buyuk olasilikla kisiliginiz 50 yasinda kapinin onune konulmaniza neden olacaksa zaten sizi o kapinin icine almazlar. [Bunu su anki BILKENT uygulamalari ile lutfen karistirmayin. Tum yapinin farkli oldugu bir sistemde belirli seyleri taklit etmeye calismak, ozellikle `Demoklesin Kilici' imaline girismek zirvaliktir, ve olsa olsa `stresin mide ulserine etkileri' konulu bir arastirmaya canli veri olusturmaya yarar, o kadar]. 7) Bu ulkelerde (yukaridaki sebeplerden de oturu) `makale' icin `bilim' yapmak (daha dogrusu yapiyor gibi yapmak) oldukca zor. Bir otokontrol ve `ise yararlik' mekanizmasi islemekte oldugundan bu sahaya cikip `kosar gibi yapan' futbolcu izlenimi veriyor. Ise yaramayan elestiriliyor. Bilim dogal olarak yapilagelmekte. Makale- unvan vs. bu kosu icinde yer aldiginiz ve birlikte kosabildiginiz oranda `zahmetsizce' zaten geliyor. Ancak siz `kosmaz' ve `kosar gibi yaparsaniz' koc sizi `takimdan kesiveriyor'.
|