Evet devam ediyoruz... Turkiye'deki durum ^^^^^^^^^^^^^^^^^^ 1) Turkiye'de universitelerde `bilimsel calisma yapmak' amator bir usul ile yurur. Tum amator davranisin ogelerini gozleyebilirsiniz: a) Arastirma icin bilim adaminin kendisine para verilmez (hatta bu biraz da asagilayici bir gozle gorulur), ancak unvan alabilmesi icin `bilimsel faaliyet' de bulunmasi beklenir. b) `Universite ogretim uyesinin' temel islevi lisans ogretimidir. Burada yurtdisindaki meslektasinin yaklasik 2 kati yukte calisir. c) Bir iki universite disinda (ODTU bu bir iki universiteden biridir) bilimsel arastirmanin gerektirdigi ALET/EDAVAT icin bile bilim adami pek para bulamaz. Hele `dogal bilimlerde' hic bulamaz. DPT, TUBITAK gibi kurumlar aslinda bu amacli projeleri kisitli olcude desteklerler. Ancak bu destekler KESINLIKLE Alet/edavat icindir. Kitap almak isterseniz bile inanilmaz zorluklarla karsilasirsiniz. Bunun icin gerekecek insan gucu/emegi/bedeli AMATOR heyecandan gelecektir, bir de `kucuk' havucu vardir: tez+unvan. 2) 12 Eylul darbesi,yapanlarini yalnizca bundan dolayi `vatan hainliginden' yargilatacak buyuklukteki sucu universitelere yaptigi ile islemistir. a) YOK kurularak butun universiteler ayni usul altinda yonetilmeye kalkilmistir. Istanbul Teknik Universitesinde calisan `Ritm sazi Profesorlerinin' dogmasina neden olurken, Bilgisayar Bilimlerinde Yapay Zeka (Artificial Intelligence) gibi dev bir konu icin bilim dali ayirilmamistir. [Bu halen de surmektedir]. b) Universite ogretim uyelerine zorunlu `rotasyon' getirilmis, boyle `ucuz' yontemlerle plansiz programsiz kurulmus, binasi bile olmayan universitelere ogretim uyeleri `askerligin dogu hizmeti' benzeri yontemle tayin edilmistir. [Bu madde yillar sonra kaldirildi] c) Unvan degisikliklerinde (Y.Doc.->Doc.->Prof) zincirinde universite degisikligi zorunlu hale getirilmistir. Ustune ustluk bu universitenin 4 buyuk sehir (ist,ank,izm,esk) disinda olmasi gerekliligi ile birlikte. [Bu madde de yillar sonra kaldirildi, yaptigi hasari giderici kanun cikarildi] d) Politik aktiflikle suclanan universtelerin butceleri inanilmaz kesintiler ugratilmistir. 1982 den sonraki 5-6 yil boyunca ODTU neredeyse tek bir kitap alamamistir. Zar zor `surekli yayin' alimlarini koruma calismistir. Size bir ani: 1986 da yeni cikan bir dergiyi aldirmak amaci ile gittigim `sureli yayinlar' muduresi once bana kocaman bir katalog verdi. ODTU'nun almakta oldugu `surekli yayinlar' katalogu. "Hocam bunlardan birini secin (kendi konunuzla ilgili) onun alimini durduralim, sizinkini alalim (bolum baskanliginiz da uygun gorurse)" dedi. Kadina bagirmisim. "Oyle sacmalik olur mu diye!" Kadinin caresizlik icinde koltuga yigilip aglamaya basladigini, "ozur dilerim" dedigini, severek yaptigi mesleginden artik nefret ettigini soyledigini hic unutmadim. Bu siralarda Dogramaci'nin universitesi Bilkent'te yeni asistanliga baslayan arkadasim istedigi kitabi yalnizca bir formla bildir- mesinin yeterli oldugunu, bol.bsk onayi bile gerekmedigini, kitabin yurt disindan getirtilip en gece 5-6 gunde masasina kondugunu anlatiyordu. e) Bilimsel ozerklik fiilen ortadan kaldirilmistir. Bunun etkisinin yalnizca sosyal bilimlerde olacagini bekler insan dogal olarak. Oysa yakin gecmis bunun hic de boyle olmadigini, fizigin bile YOK tarafindan "sansur"e ve "baski" ya ugratilabildigini gosterdi. Ornek olay: Cernobil faciasini hatirlar misiniz bilmem? Tam detaylari ile animsamayanlar icin ozetliyeyim: 1986 yilinin Nisan ayinin son haftasinda Rusya'nin Cernobil kentindeki nukleer reaktor'de `cekirdek erimesi' kazasi olmus ve havaya muthis miktarda radyoaktif elementler dagilmis, bunlar bir bulut olusturmus ve bu meshur bulut tabii ki ulkemizi de ziyaret etmis, karadeniz ve marmara bolgesi uzerinde yagarak `radyasyon kirlenmesine' yol acmisti. Ancak resmi agizlara gore boyle birsey yoktu. Bulut sinirlarimiza gelince ani kararla yon degistirmis, avrupaya yonelmisti. devrin en yetkili kisileri boyle diyordu. O gunlerin onemli bir ismi Prof.Dr. Ahmet Yuksel Ozemre'dir. Devrin atom enerjisi komisyonu baskani. (Tarikat uyesi, yobaz+devlet isbirlikcisi) Bu kisi utanmadan televizyonlara cikip tum Turkiyeye radyasyonun zararsiz sinirlar icerisinde oldugunu sovlarla ilan ediyordu. K.Evren ve olunce badem gozlu olan T.Ozal'in televizyonlardaki "ohh radyasyonlu cayin da lezzeti bir baska oluyor canim" turu gebes gebes gulerek cay yudumlamalari sanirim hala aklinizdadir. O siralarda Fizik bolumunde Aras.Gor. idim. Bizim alet/edavat hic de oyle soylemiyordu. Ozellikle yeni caylar deyim yerindeyse `ampul gibi' isiyordu. Tam universitelerden `catlak' sesler yukselmeye baslamisti ki: Butun universitelere (ilgili bolum lerin bilgilendirilmesi talebi ile) YOK baskani Dogramaci imzali bir genelge geldi. Konuda tam ve tek yetkilinin Atom Enerjisi Komisyonu oldugunu, tum radyasyon olcumlerinin durdurulmasini ve bu konuda kamuoyuna aciklama yapilmamasini isteyen bir yazi. Dikkat ediniz: yalnizca aciklama yapmayin denmiyor, ayrica `olcum yapmayi durdurun' da diyor. Herkesin korktugu ve (sakal uzatmaktan bile) universiteden ogr.uyesi atildigi bir donemdi. Gercekten de sesler kesildi. Bir universite haric. ODTU'nun uc bilim adami (1 bilim adami+ 2 bilim kadini) koltuklarinin altina arastirmalarini alarak dogruca o gunun bakanina gittiler. Ve gercekleri anlattilar, bunu toplumdan gizlemenin insanlik sucu olacagini soylediler, Atom Enerjisi Komisyonunun gercekleri aciklamasini talep ettiler. Istanbulda yapilan ve bir gun suren Atom Enerjisi Komisyonu ile olan toplantidan bildigim kadari ile bir sonuc cikmadi. Ancak [Gizli eller] ODTU raporunu Milliyet gazetesine sizdirdi. Ertesi gunu butun Turkiye gercegi 8 sutuna manset ogrendi. Ahmet Yuksel Ozemre istifa etmek durumunda kaldi, (bakan'i tam animsayamiyorum Cahit ARAL idi sanirim onun da istifasi gundeme geldi), radyasyonlu caylarin satimi da durduruldu. [Su anda birisi olmus olan (Doc.Dr. Olcay Birgul) bu uc onurlu ODTU'lu bilim insanini saygiyla selamliyorum! Ahmet Yuksel Ozemre nasil Turkiye biliminin utanci ise, bu uc insan da yuz akidirlar, ve zaferi onlar kazanmislardir.] f) Bir suru degerli Turk bilim adami YOK duzeninden kacmis, yurt disina yerlesmis ve `inanclarini' bir anlamda kaybetmis bir daha donemeyi dusunmemektedirler. Yukaridaki parasal kosullarda calismak bir ozveri gerektirir. Bunu gerek vatan- severligi, gerek Turk insanina olan sevgisinden yapan bir kisi hakkinda siz kalkip `sakal uzatmak' dan veya `su bu ders kitabini okutmaktan' sorusturma acarsaniz, o kisiler kirilirlar ve ceker giderler [Meydan gitmeyecek kadar inatci olanlarla gidemiyenlere kalir]. g) Universite ici yapilanmada tamamen: Yukaridan asagiya atama usulu getirilmis, bir ozdenetim mekanizmasi olan `demokratik' yontem katledilmistir. Boylece emir komuta zinciri icinde saat gibi sorunsuz calisan bir yapi amaclanmistir. [Bu gunumuzde universitelerin eski geleneklerini yine de uygulamalari ile `delinmektedir'. Ancak bu gercekte atama yetkisine sahip kisinin kendi demokratik anlayisi geregince bu hakkindan bir anlamda vaz gecmesi, demokratik secime basvurmasi, cikan sonucu da kendi karari imis gibi imzalayip uygulamasi yolu ile olmaktadir] h) Ogrencilerin yonetime katilmalari soyle dursun soz haklari, yapilanma, orgutlenme haklari ellerinde alinmis `ogrenci temsiliciligi' kurumu ortadan kaldirilmistir. Isin ilginci bunlari dolu dizgin yapan eller, Bilkent'te ayni yapilari kendi elleri ile kurmuslar, yonetimi ogrencilere acmislardir. 3) Turkiyede su anki bilimsel unvan alma yontemi `bilimsel yayin' esasina dayanir. Ilk duyumda, `Aaa ne guzel iste' dedirten bu usulun tam deyimi ile suyu cikmistir. Bakin ne sorunlar var: a) Yayin kriterleri yazili cizili degildir: Ancak genel uygulama, su dogrultuda gelismis ve koklesmistir: 1) Yurt ici yayin, konferans degersizdir. (hatta (-) degeri bile vardir) 2) Ingilizce disinda yayin degersizdir. 3) Kitap yazmak degersizdir. (gerekce: yeni bilgi uretilmemek- tedir) 4) Turkce kitap yazmak degersizden de otedir. (abartmiyorum) 5) Tez hocanizla arastirma surdurmek degersizdir. (Sizden, bagimsiz, arastirma yapabildiginizin kanitini isterler) Ayrica tez (doktora) konusunda calisma yapmaniz degersizdir. (Orijinal ne yaptiniz? diye sorarlar) Yani sizden beklenen 4-5 yil bilgi biriktirdiginiz, uretkenligin ucuna geldiginiz noktada butun bunlari rafa kaldirmaniz, yepyeni bir konu da tek basiniza calismaya baslayip, hemen yayin yapmanizdir. 6) Ortak calisma yapmak az degerlidir. (Calismanin ne kadarini siz yaptiniz? Hii?) Dolayisi ile kapi komsunuz arkadasiniz ile bilimsel arastirmada bulunmaya baslarken `soyle bir dusunursunuz!' 7) Konferans cok az degerlidir, dergi makalesi cok degerlidir. -- Oysa bilgisayar bilimleri gibi genc bir disiplinde, uluslararasi dergi yapilanmasi o denli guclu degildir. Dergilerden cevap alamak bile bazen 6-12ay surmektedir. Oysa konferanslar daha dinamik ortamlardir, ve dogal olarak tercih nedenidir. --- 8) Derginin `Science Citation Index' de olmamasi halinde makale degersizdir. (Oysa bilgisayar bilimlerindeki yeni bir suru konuda yeni dergiler cikmaktadir (ornegin Genetik Algoritmalar, Noron Aglari, Paralel veri isleme gibi) bu dergilerde cikacak makaleleriniz bilime SIKI katkida bulunuyor olabilir, ama dergi SCI de degildir) 9) Bilim adaminin Turkiyedeki temel islevi olan `ogretim' in hic bir etkisi, onemi yoktur (Burada sizin bilimsel uretkenliginiz tartisilmakta, herkes ders veriyor,degil mi ya). Yetistirdigi `ogrenci' sayisinin da onemi yoktur. Yaptirdigi Master veya Doktora calismalari ancak bunlardan (yukaridaki anlamda) makale cikmis ise onemlidir. (Kendi baslarina bir anlam tasimazlar) 10) Bu kadar kisitta bile (sayisal) hic bir kistas yoktur. [Doktora sonrasi 13 uluslararasi yayini (tekbasina) olan `solid state' fizikcisi bir arkadasim girdigi ilk Docentlik jurisinde `cakti'. Neden `nisandan sonra yayinin yok?' diye sormuslar, o da `docentlik basvurulari nisanda idi,nasil olsun?' demis. `Olsun!' cevabini almisti.] b) Bu tur kisitlamalar, hele aptalca olunca bilimsel degeri olan insanlari maymuna cevirmekte, degeri olmayan ve ahlaki zayiflik da gosterebilenleri yan yollari buyuk bir hunerle kesfetmeye itmektedir. Bilim adami dogasi geregi ozgun karakter ogeleri tasir (aynen sanatcilar gibi -- ki bu yasa cercevesinde akademik sanatcilar da ayni geminin yolcusudurlar) Kimi ogrencilerle ilgilenmeyi, kimi ortak calismayi, kimi yalniz kovboy olmayi, kimi hayati boyunca kitap yazmis olmayi, kimi cok makale yayinla- mayi, kimi cok iyi ders anlatmayi tercih eder. Bunlari ayni uniformaya, ayni yapilanmaya sokmaya kalkismak, `ayrik' olanlara yasam hakki tanimamak `bilim' ile `askerligi' karistirmak demek olur. Turkiyenin de yasadigi tam budur. c) Burada soylemenin anlami yok ama: cozum ozgurlukte ve ozerklik- tedir. Bilimi zapturapt altina almak bir agaci `zapturapt' altina almaya benzer. Sonucta yetisen bir tur `agac' sayilabilir: Bonsai Agaci. Hic bir zaman ise yarar meyve vermez ama somine- nizin ustunu guzel susler. Universitenin ozerkliginden ve ozgurlugunden korkmamak gerek. Unvanlari her universite kendi versin, hic bir ziyani yok. Adini bile zor hatirladiginiz Bezm-i-bilmem-ne universitesinde birakin N ogretim uyesinin hepsi de Prof. olsun, birakin ucuz ve ise yaramaz doktoralar yapilsin. Nasil olsa `gazete ilanla- rinda' XXXX Muhendisi alinacaktir. Basvuranlarin ODTU, ITU, BOGAZICI U. Mezunu olmalari.. ibareleri hep vardi. Daha da olmaya devam eder. Hicbirseyleri ayni olmayan farkli yetideki yapilari ayni seye zorlamak (dogru durust yatirim falan yapmadan) iste bu gunlere getirdi. Dogrusu bundan en kisa zamanda vaz gecmektir. Nekadar emir verirseniz verin...emir demiri kesiyor...ama tas yukari dusmuyor..Su da 50 derecede kaynamiyor. 4) Turk bilim adaminin ekonomik caresizligi: Turkiyede bilim adaminin aldigi para hic bir zaman iyi degildi. Ayrica gittikce kotuye gitmis `gercel' alim gucu dusmustur. 1965 de Doktora calismasini bitirmekte olan babam `asistan' kadrosunda idi (simdiki Arastirma Gorevliligine denk) ve tam tamina 11 Cumhuriyet altinina es bir para aliyordu. Maasi 1150 TL idi, bir cumhuriyet altini da 105 TL idi. Simdi bir arastirma gorevlisi sanirim 13 Milyon almakta. Bunun Cumhuriyet altini esdegeri ise sanirim 4 dur. Dolayisi ile ogretim uyesinin aile kurmasi ve bunu surdurmesi olanaksizdir. Buna cozum olarak buldugu care de `disiplin'den disipline degismektedir. Idari bilimlerde olanlar, hukukcular, ozel sektor danismanliklari yapmaktalar. Tip cevreleri belki en fazla sorunlarini cozebilmis kesim. Muayenehane, doner sermaye poliklinikleri, yozlastirilmamalari kosulu ile cozum. Muhendislik disiplinlerinin de gecerli olanlari cesitli danismanliklar yaparlar. Bu arada bazi universitelerde kurulu `doner sermaye' yapilari icinde projeler gerceklestirirler. Bunlar cogunlukla `arastirma' projeleri degildir. Meslek uygulamalaridir. Fizibilite (olurluk) analizleri, projelendirme, proje denetimi, sartname hazirlanmasi, alim teknik danismanliginin verilmesi, egitim ve bazi askeri uygulamalardir [bunlarin cok buyuk kismi `bilim' e katki icin yapilmaz! Cunku Turkiye daha o talep noktasinda degildir. Kimse Bilgisayar Muh.Bolumune bize 2000 li yillarin iletisim yukunu kaldiracak iletisim yontemleri, veri sikistirma yontemleri, goruntu iletme paketleri gelistirin diye gelmemekte. Gelenler cogunlukla benim `zekasi kit' su bu calisanima WINDOWS ogretin, DOS ogretin, DBASE, C, UNIX ogretin diyen kurumlar olmakta. Universitemizdeki uygulamada buralarda yapilan projelerin bedelinin yarisi universite payi olarak ayrilmakta, gerisinden masraf+gelir vergisi+KDV dusuldukten sonra %10 u o bolume aktarilmakta diger geriye kalan kisim ise projeyi gerceklestirenler arasinda pay edilmektedir. Butun bunlar universitede de tek bir elden yonetilmekte para akisi, tahsili burasi araciligi ile yapilmaktadir adi da `Doner sermaye idaresi, saymanligi' dir. Merak edenler icin soyleyelim. Universite payi ne olmakta? Universitenin bazi ihtiyaclari buradan karsilandiktan sonra (mesela yuzme havuzunun bitirilmesi icin gerekli para, kutuphanenin yeni kitap alim atagi icin gerekli para, vs.) bolumler arasinda bolumlerin buyuklukleri oraninda pay edilmekte. [Dikkat: Proje paylarina katkida bulunma oranina gore DEGIL. Dolayisi ile hic proje getiremeyen, diyelim Felsefe bolumu de bu dagitilandan pay almakta, (bu kesinlikle cok dogru ve iyi birsey)]. Bolumlerin bu yolla eline gecen para bolum ihtiyaclari yonunde harcanmakta, ornegin laboratuvarlara yeni alet alinmakta, yenilestirmeler yapilmakta.. Sonucta burada vurgulamak istedigim en onemli gercek projelerin `yeni bilim uretmek' yonunde olmadigidir. Aslinda bilimsel arastirmaya harcanabilecek bir zaman `ogretim uyesinin' ekonomik acizinden dolayi buralara harcanmak zorunda kalmaktadir. Gelecek yazida ODTU deki ve bolumumuzdeki `bilimsel etkinlik'lerin durumuna deginecegim. - Gokturk Ucoluk
|