ye shall know the truth and
the truth shall make you free (Jn 8:32)

Ben bilimi cok severim. Kucuklugumden beri severim. Her fen liseli gibi ben de kucuklugumde 'maasallah cok zeki bir cocuk'tum. Saatlerce resimli bilgi okur, Tubitak Bilim-Teknik okur, buyuk bilim adamlarinin hayat hikayelerini okurdum. Ayni zevkle Jules Verne'in romanlarini, Erich Von Daniken'in kitaplarini da da okurdum ki, burasi onemli. Biraz bilimin ne oldugunu, neyin bilimsel olup neyin bilim-kurgu, fantezi ya da dupeduz sarlatanlik oldugunu ayirt edememek var, biraz da gercek olmayan hayaller kurmayi da bilim kadar cok sevmek var.

Bilimin ne oldugunu bilen her insan bence bilimi sever. Ortaokuldan tasdikname almis dolmus soforu de, meslek lisesini bitirdikten sonra evlenmis uc cocuk annesi ev hanimi da, en dinibutun esnaf da ertesi gun duelloda oldurulecegini bile bile tum aksamini gruplar teorisi hakkinda buluslarini calakalem yazmakla geciren ve yirmi yasinda olen Galois'in, turlerin kokenini merak ederek dunyayi dolasan Darwin'in, tum hayatini konferanstan konferansa otel odalarinda geciren ve hic evlenmeyen Erdos'un, dunyanin gunes etrafinda dondugunu iddia ettigi icin kilise tarafindan susturulan Galile'nin oykusunu heyecanla, huzunle ve coskuyla dinleyebilir. Her akilli lise ogrencisi Heisenberg belirsizlik ilkesinden kendine felsefi sonuclar cikarabilir, her ciftci gece yildizlara bakarak evrenin ucsuz bucaksizligini esriklik icinde dusunebilir.

Bilim, felsefe gibi, dans gibi, masal gibi, siir gibi insancil, insana ait ve insana dair bir yoldur. Gercegi aramanin, insani ve evreni anlamaya calismanin bir yoludur. Tipki felsefe gibi, dans gibi, masal gibi, siir gibi.

Bilim bir yol oldugu surece saygidegerdir. Socrates kadar saygidegerdir. Mutevazi oldugu surece sevimlidir. Nadia Komenaci kadar sevimlidir. Bir secenek oldugu surece soyludur. Neruda kadar soyludur. Soru sordugu surece guzeldir. Insan kadar guzeldir.

Bilim tek yol oldugu surece otoriterdir, bati dinleri kadar otoriterdir. Dogruya ulastigini sandigi surece aptaldir, Keops kadar aptaldir. Zorunluluk oldugu surece fasisttir, Franko kadar fasisttir. Soru sormadan cevap verdigi surece zavallidir, plastik su siseleri kadar zavallidir.

Gercegi aradigi surece bilime buyuk saygim var. Beethoven dokuzuncu senfoniyi yazarken gercegi ariyordu. Tolstoy Savas ve Baris'i yazarken gercegi ariyordu. Yunus Emre 'bir ben vardir bende benden iceri' derken gercegi ariyordu. Gandhi Hindistan'i yalinayak bastan basa gecerken gercegi ariyordu. Lao Tzu gercegi ariyordu. Kizilderili samanlar gercegi ariyordu. Homeros gercegi ariyordu. Bach'in Tocata'si, Iskandinav mitolojisi, Mona Lisa tablosu insanoglunun gercegi aramasinin urunleridir. Tipki gorecelik teorisi gibi, godel teoremi gibi, maddenin korunumu kanunu gibi.

Bilim haddini bilmeli. Ne gercege giden tek bir yol vardir, ne de tek bir gercek. Gercek insanin bir urunudur, insana aittir, insan kadar cok, insan kadar engindir.

Ekonomi derse ki, insanlar kazanclarini maksimize etmeye calisan rasyonel varliklardir; bu gercegin bir parcasidir, gercegin kendisi degil. Biyoloji derse ki, insan beynindeki on trilyon noron ile hayal kurar; bu gercegin bir kismidir, bir yanidir, tamami degil. Dokuzuncu senfoni notalarin toplamindan fazla bir seydir cunku, Ilyada arka arkaya gelen gramere uygun kelimeler dizisi degildir cunku.

Evreni ve insani anlamanin tek yolu akilcilik degildir. Bunu ogrenmek yillarimi aldi, ilk genclik yillarimi hersey fizik kanunlarina gore meydana geliyorsa benim serbest iradem yoktur, yasamanin hatta intihar etmenin ne anlami var diye sorarak gecirdim ama sonunda ogrendim. Akilcilik bir yol, ama tek yol degil. Evren aklima sigacak kadar kucuk degil. Aklim, aklimi icine alacak kadar buyuk degil.

Bir dunya tek bir gercege, maddi refah ve ilerlemeye inanirsa ortaya bugun cikar, yapayalniz insanlar, yok olan doga ve brave new world cikar.

Bir toplum tek bir gercege, bilimin gercegine inanirsa ortaya Auswichz cikar, insandan sabun yapilabilecegi gercegi cikar.

Bilim tarafsiz, ne istenirse onu verir geriye. Insan aklinin yeni zaferlerini degil no-frost buzdolabi, mutluluk haplari, ve scud fuzeleri isteniyor bilimden, o da onlari veriyor. (Merak ettigi degil, "hot" konularda arastirma yapan, 'canim sorumlu olan bilim degil, kullanim bicimi' sloganini vicdaninin onune koyan bilim adaminin sorumlulugu unutulmamali)

Icinde bulundugumuz dunyanin ne derece sorunlu, bunalimli bir dunya oldugunu biliyoruz. Bunun nedeni tabii ki bilim olamaz, bilim dogal bir insan etkinligidir sadece. Ama bizim bilime bakis acimiz bir neden olabilir.

Maddi refahi tek hedef olarak belirlememiz, bilimden yeni sorular degil, hazir cevaplar istememiz bir neden olabilir. Merakimizin degil, bitmek tukenmek bilmeyen arzularimizin tatmin edilmesini istememiz olabilir. Bilimi bir mesih, insan olmanin trajedisini bitirecek bir arac, mutlulugun anahtari olarak gormemiz bir neden olabilir.

Hayatimizda en yeni model ivir zivirlara yer verdigimiz kadar dusunmeye, asik olmaya, hep bir agizdan turku soylemeye yer vermememiz bir neden olabilir pekala.

Yasamaya degil sadece sagligimiza dikkat etmemiz, ahlaka degil yasalara, dostluga degil presentabl olmaya, yaraticiliga degil toplam kaliteye onem vermemiz, ozgur olmaya degil yalniz yasama yoluyla birey olmaya, neseye degil tuketmeye, sevgiye degil psikoloji kuramlarina, uyuma degil hijyene onem vermemiz bir neden olabilir.

En onemlisi de, insana, dogaya ve evrene saygi duymak yerine, insani, dogayi ve evreni fethedilecek topraklar olarak gormemiz bir neden olabilir. Boyun egmedikleri veya erkeklesmedikleri surece kadinlara, evimizde oturup yalnizligimizi paylasmadiklari surece hayvanlara, yiyecek saglamadigi surece dogaya saygi gostermememiz bir neden olabilir pekala. Yagmur ormanlarini bir oksijen uretim merkezi, ayi gelecekteki kolonimiz, insanlari uretim-tuketim zincirinin bir halkasi, sanati eglence, eglenceyi stres atmanin bir yolu olarak gormemiz bir neden olabilir.

Yagmur ormanlari oksijen uretir, aya gelecekte insanlar koloni kurabilirler, insanlar uretir ve tuketir, sanat eglendirici olabilir, eglence stresi azaltabilir, bunlari bize bilim soyluyor, muhtemelen dogru da soyluyor. Ama bilim tum gercegi soylemiyor. Tum gercegi hic kimse soyleyemez, gercegi insanlar olusturur. Bir sair 'yasamak .. bir orman gibi kardescesine' dediginde gercegi olusturmustur, ormanlar hakkinda paper yazan bir bilim adaminkiler kadar gercek bir gercek olusturmustur.

Bilimin dediklerine gercegin tamami olarak bakacak olursak iste uzerinde yasadigimiz dunyayi elde ederiz. Guzel midir, mutlu muyuz? Benim gercegim guzel olmadigini, mutlu olmadigimi soyluyor.

-o-

Eski Yazilar