BALI'DEN SUMATRA'YA ATTIRDIM CAKARTA'YA


ARADA ATTIRDIM DUBAI'YE

..emirates havayollarina hosgeldik.. cikislar surada burada, can yelekleri de soyleyken boyle, cep telefonunu neyi kapatiniz.. allahi var afili ucakmis.. bu ne ki boyle yemek sehpasinin arkasina koymuslar kare kare bir cam.. hostesler de dehsetliymis caanim, arap basmis parayi bulmus getirmis avrupa'nin derinliklerrinden altin sarisi hatunlar, kafalarinin cevresinden tullbendi gevsekce sarkitip tepesine fesimtrak da daha bi yayvanca kirmizi serpusu oturtunca olmus sana oryent tadi..

..tam bulutlar acildi, kiyinin da dibi gozuktu, mersin semalarindan memleketi terkediyoruz.. assagisi akdeniz, yukarisi gokdeniz.. yanimda da cekik gozlu bi tosuncuk, selamsizlardan, takti kulakligi oturdu, kare_kare_cami minciklayip duruyor.. anaa, kare_kare_cam televizyonmus.. caktirmadan cekirgeyi dikizleyelim, nasil oluyomus.. surasina basinca mood, selekt, cenil.. tamam..

..alti kanalimiz var.. iki imerikin eksin, sonra zports, bilahare cizgifilm, efendime soyleyim, ingiliz komedi dizileri ve evveet arabik pop..emirlikler, arap yarimadasinin dunyevi sefahat adaciklari..kliplerde minietekli uzunsacli alimli arap kizlari ile klarkgeybil biyikli yagiz arap gencoglanlari mersedeslere biniyor, vaha vaha geziyor, kumsallarda gruplar halinde sarkilar soyleyip raksediyor, gitar caliyor (gitar sadece klip unsuru, temel enstruman keman haliyle), harikulade romantik asklar yasiyorlar.. sonra reklamlar, parfum reklamlari, saat reklamlari.. deterjan reklami olacak degil ya.. arkasindan iki arap cikip duse kalka maskaralik yapiyolar, bi calim bizim uygur kardeslere benzer..

..yemek servisi.. ne alirim efenim yaninda.. soyle olmusken adini bilip tadini bilmediklerimden olsun.. ilaahi.. bakardi aliyim pliiz..

..aha asagisi beyrut.. seksenlerin fiks besinci sira haberi, akdenize balkon gibi cikinti yapan burun, coskunaral bildiriyor.. uc buyuk isik kumesi, yesil hat hangi ikisinin arasindaydi acep.. az sonra taa otede gozuken sam olmali.. sonra col basliyor, karanlikta bibok gozukmuyor tabi, ama isik da gozukmuyor, nadiren onar yirmiser hanelik koyler, iki saat boyunca iki de orta buyuklukte sehir..

..hostes haniim, bakar misin canim.. ucagimizin tek arap hostesi, yekten fransizca konustuguna gore cezayirli falan olacak.. enadir bakardi pliiz.. kalmadi mi, o vakit samting els vit alkool.. "kook?".. hayir efendim, samting vit alkool.. "samting vidaut kook?".. ulan kook nereden cikti sevgili magrip dilberi.. soyle boyle derken kolali biseyi icip karizmayi da birakiyorum.. ucakta alkolle birlikte gurultu artiyor, ben artik hayatta bibok istemem.. olacagina vardi, babam da mi bakardi icerdi..

..iste en dehsetli klip.. figuran kizimiz blucini gozlukleri cekmis, fellik fellik prensini ariyor colde.. jon colun ortasinda ihtisamli ama metruk bi konakta hoykure hoykure sarkilar soyluyor.. kiz kamyonlara inip biniyor,ucra koylerden geciyor, tekinsiz bedevilerden iz adres soruyor, oglan da kat kat dolasip balkonlarda damlarda turku soyluyor.. sonunda gun ufka kavusurken umudunu kaybedip konaktan cikiyor, gidecek gayri.. zirt motosikletle geliyor kiz, birlikte sen sakrak mutlu yarinlara..

..dehran (tahran degil).. sonra doha ve korfez.. petrol gozuktu.. isil isil sehirler, gecenin yarisi islek limanlar, acik denizde sIk araliklarla alevli noktalar.. petrol platformlari heralde..

..iste de dubai.. maasallah sehir yapmis araplar.. havaalani gibi bi liman, sekizer onar seritli yollar, pitirak gibi gokdelenler.. parasiyla degil mi, sehre damar gibi giren suni bi kanal.. alkislar arasinda indik demek ucaktaki alkol kana karismis.. oha bu ne.. geceyarisi nerenin sicagi bu..

..koruk yok, otobus yanasti.. yolu viskiyle ve patirtiyla bitiren ucerli beserli gruplar halindeki vatandaslarimizi taniyalim.. hongkong'da tekstil fuari varmis cumbur cemaat oraya gidiyolar.. cogu 25-35 yas arasinda.. nisbeten veteran gorunen biri yeni tanistigi baska bi elemanla konusuyor.. "sen simdi n'apacan osaka'da,ne satiyon heriflere".. "satmiyom abi tekstil aliyorum ben".. "oolum capondan tuman alinir mi pahalidir oranin mali".. "yok, bu oyle diil abi bizde yok, polyester gibi".. baska biri akil veriyor.. "aabi bi daa gidersen direk bankok'tan var osaka'ya".. "aceleye geldi be guzelim, ben de biliyorum da buna bile zor tutunduk".. "aabi, hem bankok'ta biliyosun, sey var, hohohohoo var"..

..transit salonu.. girerken bi itis kakis oldu.. arap ne olsa arap iste, sira yok icerde.. iyi ittiren aliyor ucus kartini.. koca tuccarlarsiniz yakisiyo mu.. en onde deminki veteran canhiras bagiriyor.. "girmem ben bi daha siraya git bul hangi bankodaysa benim ucusu".. ingilizce bagiriyor da turkce de kufrediyor.. bunun baglantisi baska bankodaymis, hicbi yazi isaret yok ortada.. iyi de ne bagiriyon o kadar..

..ee, sigara icilmeyen koltuk bu.. transit bankosu, informeysin, kastimir sorvis, yok mu derdime bi care.. demekki neymis kosusturanlarin bi bildigi varmis..

..uc saat burdayiz.. hani helasi.. bayan helasinda basortulu bi kelle, erkek helasinda kefiyeli bi kelle.. du bakalim, pisuvar var mi icerde.. ohoo, pisuvar biyana kondommatik bile emirlere amade..

..hacilar donuyor.. onlar olmasa basortusu ve kefiye neredeyse hela duvarindaki resimlerden ibaret.. zaten araptan ziyade hintli cekikgozlu frenk var ortalikta..

..su bes kadin belli kolombo yolcusu.. hem renk hem yapi olarak kavruk gorunusluler.. giyimleri de fakir ama cok renkli, saridan visneye kadar olan tayfi alin, herbiri bir tonunu tek parca elbise olarak giymis.. yanlarinda ucuz elektronik esya goturuyorlar, mevsimlik isci olmalilar.. arabi neree seylan nere..

..degisik bi etnik dagilimla ikinci ucak.. arada kolombo'ya ve singapur'a inip kalkacak.. yedi sene evvel (tesaduf yine erdem'in yanina gidiyordum) talihsiz bi mugla_aydin_denizli_isparta_konya_karaman_mersin_adana_iskenderun yolculugu yaptiydim.. once ege sivesi hakimdi otobuste, zamanla ic anadolular cogaldiydi, mersin civarinda kurtler artip sonlara dogru arapca peyda olduydu.. onun devami sanki, turk ve arap karisimi olarak basladik, simdi hint benizliler var etrafta, singapur civarinda sari benizlilerle pembe frenkler gozukecek bi ara, en sonunda endonezlerle basbasa kalacagiz..

..sigarali yer kalmayisinin hikmeti anlasildi.. ucyuz kisilik bi haci kafilesi arkayi komple kapatmis.. babayi yedik, dile kolay, oniki saat yol gidecez..

..anaa kanallardan biri resmen kapali devre televizyon, kokpitten canli yayin.. amanin ne guzel, gidiyoruz, hizlandik, aha da kalktik.. sonra tadi kacti tabi, seyreyle gozum karanlik gokyuzunu..

..yari uyku.. ayagimda bi ayak.. az gecti bi durt daha.. yanimda bi kiz var biliyorum, guzel de degil onu da biliyorum.. uyuyor da farkinda mi degil.. bi de omuz darbesi.. hayir (yakin arkadaslarim inanmayacak), valla fenalik yok icimde.. bi ara goz ucuyla bi baktim, kiz da hafifce dondu.., gozlerini acti, buyur burdan yak.. cinliler gibi hafifce kafamizi egip nazikce gulumsedik.. ..yemekler geldi yendi.. hic konusmuyoruz kizla, arada bakis raslasirsa nazikce gulumsuyoruz karsilikli.. anlamadim ki ben bibok, nesini konusayim.. omzunu yasladi bana, kapadi gozunu.. bi hamle daha.. n'etmeli hey allahim.. -gulenin basina beteri gelsin- elele tutustuk.. uyumusum..

..kolombo.. canli yayinda yesil bi deryaya inis.. devam edecekleri ucaktan indirmediler.. sri lanka olarak uc bes palmiye agacindan otesini gormek nasip degilmis.. ettigim butun sirinliklere ragmen hostesler sigara da icirmedi.. inen binen oldu.. arkada bi yer acilmis.. hem sigara icerim diye, hem de (artik gunduz oldu) huyunu bilmedigim bi millet, bi sakatlik cikip zopa mopa yemiyim diye oraya gectim..

..pakistanli ahmad (yoksa muhammad miydi).. endonezya'da hali dukkani varmis da simdi de suudilerle is baglamis geliyormus.. istanbul'da da sultanhamam'la is yaparmis.. hey gidi global dunya..

..muhabirimiz ne de olsa can tasiyor.. sizler icin yaptigi nadide gozlemlere simdilik bi ara verip uykuya daliyor..

..singapur.. bu sefer havaalaninda dolanmaya izin var.. ulan bu ne bicim havaalani, kapali koridorlarindan ucak kalkar.. ada degil mi burasi alti ustu, memleketin yarisini havaalani yapmislar.. pasaport kontrolun iki tarafinda ikiser donum bombos salon, mac yapsan yorulursun, ust katin salonlarin ustune denk gelen kismi da kesik, yani tavan da saglam on-oniki metre.. tis yok ortalikta, binanin icine selaleler yapmislar, yuz kusur metreden duyuluyor.. zaten insan da yok..

..arkadaki koltuga yeni yolcu gelmis, yerime dondum.. kizla tanistik.. tanistik dedimse hic ingilizce bilmiyor, yanindaki kadin gonullu tercumanlik ediyor da anlasiyoruz (o kadin da hacidan donuyor, anlamaya calismaktan vazgectim artik).. kiz suudi diyarinda garsonluk yaparmis, tatile geliyormus..

..doguya gide gide gun epitopu alti-yedi saat surdu.. cakarta'ya karanlikta iniyoruz.. gene musluman ellerindeyiz, kargasa basladi.. valiz bandinin cevresinde ucyuz haci, bantta ucerden bin valiz, bin bidon da zemzem suyu.. eyvah bizim canta en dipte kalmis.. stratejik de bi nokta kaptiydim, nasil ittirdiler beni bes metre disariya.. hacii, kul hakki ne olacak..

..beride sabik komsumu gordum.. guzel olaydi telefonunu isterdim.. kayserili tasi topragi altin diye duymus da istanbul'a gelmis.. haydarpasa'da merdivenleri iniyor iskeleye dogru, bakmis bi kese mecidiye.. ayaginin ucuyla ittirivermis de ilk gunden demis gorgusuz demesinler.. hadi o hesap ilk gunden gorgusuzluk etmeyeyim..

Icindekiler


EXPAT'IN CAKARTASI

..amanin ne guzel pek kolay buldum erdem'i.. yirmi saattir yoldayim sefil olmusum.. erdem bizim donemden, su anda gayet munasip bi meblag karsiligi endonezya'da sozlesmeli muhendis olarak calisiyor, benim de dunya gozuyle buralari gorebilmemin sebeb-i hikmeti oluyor..

..hayt, o ne ulan.. herifin altina cip cekmisler (sonradan ogrendim ki toyota ve suzuki sirf bu memleket icin ucuz cip uretirmis, neredeyse bizdeki kartala torosa denk dusermis).. ve ikinci sok: arabada sofor var.. sisvato basini asagi yukari sallayip yirmi disini gostererek gulumsedi.. erdem 'sahip' olmus..

..erdem ona 'sahip' degil 'expat' dendigini soyledi.. expatriate'in kisaltilmisi, yabanci calisan anlamina.. aynali buyuk projeler malum bizde de ecnebi ayaklidir.. da burasi gibi degil.. misali benim sabik sektorden vereyim (zaten baskasini bilmiyorum).. erdem ve dort diger eski is arkadasim endonezya'nin zaymins'inda cep telefonu sebekelerinin servisinde calisiyorlar.. yoneticilerinin hemen tamami ecnebi, ve bi alay da saha muhendisi.. gecen aya kadar turkiye'nin zaymins'inda benzer isi biz yapiyorduk, bitek ecnebi yoneticimiz yoktu, teknik elemanlarin cuvalla para almaya gelmesi de proje baslangiclarina ve kriz donemlerine denk dusen bi istisnaydi..

..alti ay ila bi senedir buralarda bizim tayfa.. meram eden cat pat endonezce konusmayi ogrenmis.. ogrenmekte de bi numara yok zaten.. fiil cekimi ve zaman kavrami yok dillerindi.. ozneyi fiili bil, kur cumleyi.. mutlaka incelikleri vardir, ama sen derdini anlatir otesine karismazsin.. aslinda elli sene evvel endonez dili diye bi halt da yokmus.. her adada, her adnin da her kosesinde kendi bildigini konusurmus vatandaslar.. bagimsizliktan sonra endonezya'nin ulus kuruculari ilk is malezya'dan bi dil ithal etmisler, oturup gramer uretmisler.. oldugu kadar artik.. babam yasindakiler genellikle hem ulusal dili, hem de yerel diyalektlerini biliyor, biz yastakiler -ozellikle sehirliler- ikinciyi anliyor da konusamiyor, daha sonrakiler iyice unutacaklar.. turkiye'yi bi nesil geriden takip ediyorlar diyelim..

..elemanlari calistiklari ortamlarda ziyaret ettim biriki kere.. sahada operator olarak calisanlarin cogu yerli.. bizimkiler ve benzerleri daha ziyade supervizor gibi bi vaziyetteler.. isin ilginci -en azindan bizim turkiye'de bi ust mertebe saydigimiz- merkezden teknik destek isini de endonezyali cocuklar yapiyor ve erdem'in sirf harcirahinin onda biri kadar para aliyorlar.. e bizimkiler niye orada derseniz.. bilemem onu da siz bulun..

..hele sirket soforleri falan resmen ayda yirmi-otuz dolara calisiyor.. bisuru insan o paraya calisiyor da sukrediyor.. hayat da ona gore ucuz haliyle.. ne'bleyim taksi mesela onbes sente aciyor, yuz metrede yarim sent atiyor.. dolar iyice krallik ilan etmis, alti ay evvelki krizden beri 2400 rupyadan 9000 kusura firlamis, ayni donemde (kendi petrollerini tuketiyorlar) enflasyon simdilik yuzde yirmi civarinda.. yani bir alan dolar simdi aliyor uc-dort.. cengiz'in soforunu isten cikarmis zaymins (on milyon insan, ne kadari abarti bilmiyorum, is kaybetmis alti ayda), cengiz'in soforlugu zayif, ayni parayla ise almis adami haftasonlari icin..

..avrupali disipliniyle calisiyorlar.. bunun avantajlari belli.. sinirlari iyi tanimlanmis gorevler, altyapi icin gerekli gereksiz bi alay techizat, isleri otomatize etmek icin bi alay yazilim, tikir tikir saatinde cikan raporlar istatistikler, karincalar gibi patirtisizca calisan insanlar.. yillardir turk zayminsimizda yoneticisiyle calisaniyla vardi yoktu diye kavgalari verilen, olmasi icin sonu gelmez cabalar sarfedilen, bi turlu de oturtulamayan bi duzen.. ne goturdugunu de ben biliyorum.. bulundugum saatler boyunca bitek vatandas davudi bi narayla salona dalip enseye bi tokat patlatmadi..

..benim tayfa sehrin merkezine yakincak oturuyor.. beheri yirmibeser kattan uc blokluk bi komplekste herbirinin birer dairesi var.. cakarta benzer sitelerle dolu, sehrin belli bi yerinde yogunlasmamis da surasina burasina dagilmis.. expat'lar bunlarda yasiyorlar, bi miktar da -genellikle etnik cinli- yerli komsulari oluyor.. siteler cevrili, bi alay guvenlik elemanlari, yuzme havuzlari, tenis kortlari, fitnis sentirlari, marketleri ve ihtimal restoranlari var..

..sehrin merkezinde yogunlasan ama cevreye de bi miktar dagilmis gokdelenler.. oteller, bankalar, hiper alisveris merkezleri, ecnebi sirket temsilcilikleri.. buralarda da calisiyor, yiyip iciyor, satin aliyorlar.. expat'in evlerinde, arabalarinda ve isyerlerinde klima var, cakarta'nin sicagi ve nemi onlar icin degil.. zaten bu bahsettigim yer de cakarta degil, cakarta'daki mustahkem global dunya ussu..

..oteller.. hyat, sangrila.. ve bar ve diskolari.. temel olarak iki cesit musteri.. cinliler, hic de oyle guduk degiller, bayaa boylu poslu, marka giyimli, kizlari bakimli, erkeklerinde o bildik kucuk dag yaratmis olmanin hakli gururu.. bankalarda, sigorta ve leasing sirketlerinde, havayollarinda calisiyorlar besbelli.. ve expat, daha dogrusu expat'in benzer aynali islerde calisanlari..

..daha teknik/okuz expat icin daha kozmopolit mekanlar.. mesela hardrakkafe.. ama ortamlar ayrilmis.. ortada ve yukari katta nezih insanlar masalarda oturur, yemekle birlikte icerler.. sahnede besili bi oglanla lastik gibi bi kiz sicraya sicraya -neb'cim raksa- ziplatici turkuler soyluyor-dey get no dragz.. su yandaki uzun barin etrafiysa avama mahsustur.. isteyeni isteyenle tanistirma mekani.. buranin kizlari cinli degil cogu da kavruk.. kimi dusuk ucretli islerde calisir, kiminde o bile yok.. bi kola soyleyip gece boyu icecek.. veya sansi varsa bi expat yanasacak biseyler ismarlamaya.. kiminin derdi gunuyledir, daha hallice olanlar, mesela derlitoplu bi ingilizce konusanlar, ecnebi arkadas ariyor, iki uc ayligina, daha dogrusu agzindan evlilik kelimesini kacirana kadar..

..ve uc noktada tanamur, ceycey.. gecenin en gunahkar saatleri icin ahir zaman sodom-gomoreleri.. karanlik; suclari gizlemek icin.. lalallalallalaa.. geti cigi vidi.. sagir edici gurultuyle sadece ritim caliyor.. keza parsellenmis.. suralar nezih mekanlari kapatip hizini alamayanlar icin.. otede donme kosesi, beride zehir sisesi.. guzeli cirkini turlu biziniswuminla expat arasinda su sabit sekans konusuluyor.. vatizyorneym.. verduyukamfrom.. havlonghevyubiincakarta.. kurtlar dogrudan olaya giriyor.. acemileri secebiliyorum.. elleri ceplerinde -kuul- sigara yakip konusacak mevzu ariyorlar beyhude.. ben de oyleyim..

..ve tum mekanlarin kapisinda cocuklar.. hello mister.. manii mister..

..cakarta'nin endonezyalilar icin de bi gecesi var mi bilmiyorum.. erdem'le bi gun expat'in olmadigi mekanlari aramaya kalktik.. glodok civarinda bi neon yogunlasmasi var, burasi gunduz vakti orta olcekte ticaret yapan cinlilerin mekani (ydi.. simdi yanip yikilmis durumda).. bizim laleliyle kiyaslayin.. girdigimiz yer bi otelin ust katinda zifir karanlik bi yerdi.. uc gunluk tatilin son gunu, heralde o yuzden hemen hemen bombos bi pist, cevresinde snek masalar, daha diplerde loca gibi dortlu-altili koltuklar.. pavyon yani, gosterissiz zengin erkek cinli erkeklerin eglencesi icin besbelli.. fazla durmayip uzadik..

..pazartesi hardrakkafenin konser gunu, kiyasla farkli bi hava.. fiks tayfa eksik olmuyor gerci ama bi yandan da talebe gorunumlu gencler dolusuyor kizli-erkekli gruplar halinde, yerel meshur gruplar caliyor.. diger gunlerde ne yapar o insanlar nerede eglenirler / veya eglenirler mi.. karaoke bar lari falan varmis surda burda.. bildigim varsa cakarta'nin beyoglusu kordonu sakaryasi olmadigi..

..biri yedi biri bakti kiyamet ondan koptu..

Icindekiler


CAKARTA'NIN ORTA YERI MONAS

..endonezce buz "eis".. "ays" okunuyor, belli felemenkceden gelmis.. ekvator'da buz sozcugunu kendileri uretememisler.. ulusal ve anit sozcuklerini de uretememisler.. onlar da sukarno'ya lazim olmus besbelli, o ithal etmis..

..monas.. monument nasyonal.. altmislarda ulus uretme surecinin parcasi olarak insa edilmis.. 132 metrelik zurafa gibi bi kule de ucunda da altin kaplama bi mesale var.. alt tarafi muze.. kocaman bi salonda bastan yazilan ulus tarihinin dramatik sahneleri cumhuriyetin gozunden sergileniyor.. cava adamindan musluman yerlesimine kadar bes-alti enstantane, kalanlar yaklasik kirk tanesi hollandalilarin gelisinin ve mucadelenin memoryali..

.. yukarida daha kucuk bi amfide kocaman bi "geruda" kabartmasi.. endonezya kartali.. tuylerinin, pencelerinin, bilmemnelerinin sayisi birlesip kutsal 18-8-1945 sayilarinin olusturuyor.. bagimsizlik gunu, japon tesliminin bi ertesi.. ote yanda bi tabloda pancasila, bizim alti ilkeye benzer.. talep uzerine banttan sukarno'nun bagimsizlik ilani konusmasi dinlenebiliyor.. rehberin soyledigine gore tasradan gelen cumhuriyet kusagi coluk cocugu da getirir, heyecanla dinlermis..

..anitin tepesinden bakinca karsinizda cakarta.. yaklasik onbes km capindaki ic otoyol halkasinin tam ortalarindayiz.. guneye dogru daha evvel bahsettigim aynali sektorler bolgesi.. ihtisamli gokdelenler ic otoyola kadar yogunlasiyor ve otoyol boyunca kuzeybatiya dogru seyrekleserek devam ediyor.. erdem soyle anlatti.. erbakan'i almislar buralarda dolandirmislar bi muddet.. meshur ucak ureten sirketin merkezi de buralarda bi yerde.. "bizde beyin yok" deyivermis..

..tamrin, sudirman, rasuna said, diponegero caddeleri.. ulusal projenin bir parcasi.. istiklal kahramanlarinin adlari.. beserden on seritlik, yer yer oniki seritlik yollar bunlar.. ve nasil beceriyorlarsa tikaniyorlar.. motosikletler fec ediyor basta, sayica otomobil kadar motosiklet.. ve tabi ucuncu dunyanin halleri.. is sokakta yapiliyor, bu kadar insan hafta ici mesai saatinde keyficin dolasiyor olamayacagina gore..

..kuzeye, denize dogru manzara degisiyor.. on planda gosterisli baskanlik sarayi, hemen solunda istiklal camii ve buyuk katedral, hemen dogumuzda gambir, sehrin merkezi tren istasyonu.. arka tarafta istisnai bikac gokdelenin arkasinda kitlelerin cakarta'si, cogu iki kati gecmeyen dermecatma yapilariyla..

..istiklal camii gorevlinin soyledigine gore dunyanin ikinci buyuk camiiymis (birincisi hangisi bilmiyordu).. ic cami onbin kisi alir, avlulari ekleyince gorevlinin ikiyuzbinine cikar mi bilmem.. ortasinda yuksekligi 18 metre cevresi 8 metrelik sutunlar 45 metre capinda bi kubbeyi tasiyor, yani bu da bi diger ulusal anit.. ayrica gorevli bu bilgiler karsiliginda onbin rupya istiyor, vermeyince bisey olmuyor..

..gittigimde cuma namazi saatiydi ve hakkaten dehsetli bi kalabalik vardi.. cevre de panayir gibiydi, akla gelecek her turlu (basta soguk icecek satanlar) seyyar satici.. namazdan sonra isi gucu olanlar cekildi, yine de epeyce adam kaldi.. bi kismi nafile kilip dua etmeye, otekiler serince yere gelmisken uzaniverdiler saga sola..

..ic caminin mihrap tarafi haric uc yaninda balkonlar var, bes kat.. bes "hak" dini temsilen: islam, katoliklik (portekizlilerin etkisi olacak), protestanlik (bu da belli felemenk mirasi), hinduizm ve budaizm.. konficyusu adamdan saymiyolar.. hemen ikiyuz metre otede buyuk katedral var.. yuzde seksen civarindaymis bu ulkede muslumanlarin orani.. islam'in belli ki gevsek bi yorumu mevcut, misal ortunen kadinlarin orani bizdekine denk, belki daha az.. daha dogrusu soyle demeli, islam burada bi kutuplasma unsuru degil.. ayni ornegin tersinden gidersek turkiye'de yazili olmayan bazi kurallar vardir bilirsiniz, laik cevrelerin is ortamlarinda ortulu kadinlar pek de ise alinmaz, zaten onlar da oraya basvurmaz.. endonezya zaymins'inda vardi ortulu kadinlar..

..uc banliyo hatti sehri kuzey-guney dogrultusunda kesiyor.. fiyati ucyuz rupya, nedir sekiz-onbin lira (uc sent yazayim da gelecek sene de anlasilsin).. kuzeye dogru yukseltilmis yoldan sehri seyreyleyerek gidiyor.. ekseriyeti tek kimisi iki katli gecekondularla orulmus sehir.. aralaridaki dar yollardan araba degil yayanin gececegi supheli.. apartman diye bi mevhum yok bu sehirde (turkiye'de apartmanin baslica motivatoru kalorifer olmus zamaninda, burada isinma derdi olmamamasinin etkisini tartisiniz).. ya gokdelenler ya tek katlilar.. orta sinifi olmayan endonez toplumunun manidar tezahuru.. kuzeye, kiyiya ilerledikce fakirlik artiyor.. son durak kota'ya yaklasirken demiryolu sekiz-on hatta cikiyor, cevresi artik bildiginiz teneke binalar.. sonra birden asri yerlesim yeniden karsinizda..

..kota sehir demek.. ic cakarta'nin kuzeybatisi.. guneye dogru (su anda yanik) glodok uzaniyor.. basta elektronik cihaz carsilari, cakarta'nin perpasi.. etnik cinliler endonez ticaretini ceviriyorlar buradan..

..buralarda trafik baska cesit bi facia.. cogu tek yon yollarin, artik rahatlatiyor mu ulasimi, beter mi ediyor bilmem ama, gorunen o ki yayaya aciyan olmamis.. hizli yavas, surekli akiyor trafik, yolu gecmenin tek yolu bismillah deyip atlamak.. buralarda fazladan bi de bacailer var.. motosikletten bozma ucteker taksiler.. sIkIsIk yerlerde capraz ve hatta yatay gitmeyi en dogal haklari bellemisler..

..tarihi nuve kent, felemenk batavya'si burada kurulmus XVII.yuzyilda.. on donum bi meydanin guney tarafinda vali konagi, su anda muze.. gittigimde kapaliydi, beni merakli gorenler muze gorevlisini bulup geldiler, acti.. on cepheden iki katli, sicaktan korunmak icin epey kalin duvarli ve dosemeli, yuksek tavanli bi bina.. arkasindaki avludan bakinca asagida bi yarim kat daha gozukuyor: zindanlar.. bir metreden az yuksek onbes metrekarelik hucreler, onbeser kisi icin, iclerinde prangalar.. avluda ustu izgarali bi kuyu, icabinda icine su basiliyor, huysuzluk edenler icin.. konagi yaptiran vali ibnetor bi kisiymis, zindani evladi iyalinin yasadigi konagin hemen altina yapmis.. bir isyanda can vermis bedeni ana meydanin sol yanindaki eski ayrik mutfagin altinda curuyor.. kopuk kellesini cook uzaklara goturmusler, aman bi daha birlesir falan diye..

..yerli ahali bu minvalde surada burada defaatle isyan etmis, bi kisminda mevzi basarilar saglamis.. her seferinde geri donmus hollandalilar.. napolyon devrinde bi ara da bes-on yil ingilizler el koymus adaya, onlarin donemi (en azindan sadece muze gorevlisi tarafindan) daha hayirla yadediliyor..

..batavya meydani evelden tam kiyidaymis, zamanla kuzeye dogru iki kilometre kadar toprak doldurmuslar.. doldurup da ne yapmislar.. tek katli harap binalarda oto sanayii ve cumle kucuk esnaf, tekne levazimati, plastik hirdavatcilar, yedek parcacilar, kumascilar, (kime gerekse) terzi dukkanlari.. sehrin ta iclerine kadar uzanan kanallar dosenmis mustemleke devrinde, simdi bok akiyor iclerinden..

..azimle kuzeye devam edince eski liman sunda kelapa.. hala limanlik ediyor, adalararasi nakliyat -basta yiyecek ve kereste- buradan yuruyor.. yuzden fazla tekne ve yanlis anlamadiysam ayni zamanda bariniliyor bunlarda, iclerinde kadinlar da var ve hemen hepsinde camasir asili.. limanin batisinda da hemen deniz kiyisinda yine teneke gecekondu obekleri..

..yeni liman onbes kilometre batida.. arasi resmen ziyan edilmis bir kiyi seridi.. cakarta cava adasinin kuzeybatisinda, sadece kuzey kiyisi cava denizi.. onun da icine sicmislar.. sahil yolu diye bisey yok, ilk ciddi yol bir ila iki kilometre icerde paralel uzanan otoyol..

..samsun'u gordunuz mu.. turkiye'nin kiyidaki kara sehridir.. ortadaki fuar alani istisna alinirsa koca sahil (sanki onemli demiryolu kavsagiymis gibi) tcdd'nin depolari, yok bakim seflikleri, bolge mudurlukleri ile istila edilmis.. cakarta da oyle.. heralde sitma korkusuyla.. sunda kelapa'nin dogusu kota istasyonunun arkasina denk geliyor, koca bir alan tren bakim alani icin ayrilmis, kiyi ise bildiginiz copluk.. daha doguda kucuk bi zengin mahallesi.. denizden baslayip otyola kadar iceri giren duvarlarla mezbeleden tecrit edilmis (duvari asip iceri girisim illegal bi hareketmis).. daha da ilerisi su sIkIs tepis cakarta'nin en ferah alani belki, ama o daha da iyi cevrilmis, sanirim askeri bolge..

..daha da doguda ancol.. sehrin rekreasyon merkezi.. bi lunapark, kucuk temiz yiyecek dukkanlari, kiyida sakin bira bahceleri, restoranlar, toplu halde suvenir dukkanlari, gumusculer, batikciler, oymacilar, kabartmacilar.. ama kulturparkla, genclik parkiyla kiyaslamayin, hakikaten ayakaltinin cok otesinde.. sehrin bi yasama alani olmaktan ziyade sanki elalem gelirse gosterecek bi yerimiz olsun diye tasarlanmis..

..ic otoyol halkasinin az oteleriyle cevrelenen bu ic cakarta alti ustu uc-dortyuz kilometrekare bi alan.. ve dokuz milyon nufus barindiriyor.. hem de dikine yukselmemesine ragmen.. bi o kadar da ikinci kusakta dis otoyol halkasiyla ulasilan alanda yasiyor.. cakarta, guneyinde bogor, batisinda tangerang, dogusunda bekasi.. birlestirin ilk heceleri.. cabotabek diyorlar..

..tangerang cinli yerlesimiymis, o tarafi gezemedik.. bekasi tarafini erdem'le birlikte arabayla dolandik bigun.. yine kiyidan ozenle kacmis bi yerlesim.. kanallarin cevresinde teneke barakalar.. ne urettigini bilemeyecegim fabrikalar ozenle pislik yayiyor etrafa.. cevrelerinde de kosgeb alanlarini turetmisler..

..daha disari ciktikca mekanlar ferahladi.. yine tek katli konforsuz yapilar ama bu sefer bahce iclerinde.. hatta belki goc gecekondusu bile degil bunlar, sehre birlesmis koyler olabilir.. dikmen'in eski halini andiriyor.. belli yerlerde araba giremeyecek kocaman obekler halinde.. sehrin motosiklet ordulari demek buralarda ikamet ediyor.. evlerin cogu kabartmali sutun citlerle cevrilmis, girislerinde genis tasliklar..

..guney tarafina universite icin gittim.. tesaduf, mumtaz soysal konferans vermeye gelmis turk modernlesme tarihi hakkinda.. cakarta'da onlarca universite var, cogu ozel, cogu da kucucuk binalarda osuruktan egitim veriyor olmali.. indonezya universitesi hakikatlikerden, odtu'yu andiriyor, bos bi alanda ferah, yesil bi kampus.. gecikerek geldigimden dolanma imkanim olmadi..

..kotusu cikarken de dolanma imkanim olmadi.. dikkat cektigimden emindim, konferans cikisi kantinde oturup talebelerle cene calabilecegimi umuyordum.. oradaki turk kolejinin hocalariyla tanisinca, yerleri yakinmis zaten, onlarin davetine icabet gerekti..

..turk koleji.. tahminlerinizi alayim.. evet, fethullah hoca'ya yakin vakiflardan birinin buradaki yerel bi vakifla ortak okulu.. hepsi endonez, lise duzeyinde elli kadar ogrencileri var.. ingilizce egitim veriyor, oranin bakanliginin mufredatini uyguluyorlar, fazladan turkce dersleri var.. buyuk konukseverlikle agirladilar beni, o gunden sonra bi kez daha ugradim.. bunu belki ilerde ayri bi yazi olarak yazacagim..

..okul depok'ta.. pendik'le falan kiyaslayin, bi banliyo bolgesi.. ikinci gidisimde trenle gittim (ilkinde cok yeniydim, erdem makam arabasini tahsis ettiydi).. bu yonde de ayni goruntuler.. cakarta'dan uzaklasirken yerlesim seyreklesip ferahliyor, bahceler ve yesillik artiyor, sehir bitti bitecek.. sonra birden depok.. dahasi depok'ta bile -altiustu banliyo- artik kimin icinse ana caddede plaza-carsilar, ikiser ucer mcdanildzlar kfcler var..

..universiteye de ikinci kez gidesim vardi.. malum ulke huzursuz, bi de talebe agzindan dinleyeyim diye.. de bu kadar huzursuz degildi.. gezip de cakarta'ya geri dondugumde bu ikinci ziyaret artik kahraman adayligi statusune ulasmisti.. canli telefon baglantisinda rehamuhtar sorar artik.. aci var mi ozgurbey, aci var mi.. bu mukaddes vazifeyi eger kabul ederse saadettinteksoy'a devrediyorum..

Icindekiler


DARIMANAAA..KIMANA

..nisan-mayis tesadufen endonezlerin de bol tatilli aylari.. cogu dini, ortalikta da kulli miktarda din oldugundan zirtpirt haftasonlari saga sola dogru sunuyor..

..erdem'le dustuk yollara.. cakarta'dan merak, yani cava'nin kuzeybati ucu, yuz kilometre otoban.. zaten otoban cakarta'nin ayricaligi, guneye ve doguya dogru da bandung'da sonlanan iki kisa otoban daha var, baska yok memlekette..

..merak sanayi bolgesi.. manda gibi bi alay fabrika, artik ne uretirse.. sumatra adasi feribotla iki saat.. feribota bindik, kalkmaisini bekliyoruz.. tepesinde yuksekligi saglam onbes metre, cocuklar gule oynaya suya atiyorlar kendilerini.. belese sov yok.. daha yukardayken cevredekilerden ucyuz besyuz rupya peyliyor, atladiktan sonra tepedekiler parayi atinca da dalip hoplayip buluyor parayi.. bi velet de bizim cevremizde dolanip duruyordu, vantavzind mister, fayfhandrit mister diye.. yok mok dedik biriki korkulugun kenarinda konusuyoruz erdem'le.. benim gozlugun ustunde klips var gunes icin, havaya kaldirdiydim.. lan o cita, tirman korkuluga, destur demeye kalmadan, kaptigi gibi klipsi yallah etti kendini assagi..aha orada duramadim gayri, maymun dedim baban evrimin birinci kusagi miydi..

..sumatra'da otoyol falan kalmadi artik.. adayi boydanboya katedecek transsumatra yolu, ulkenin her tarafindaki yollar gibi, iki seritli bi cangil.. kamyonlar, motosikletler.. saglayanin (trafik ingiliz usulu soldan) gayriresmi bi onceligi var, kafana gore basip cikiyorsun, karsidan gelen sola cekip bekliyor.. bunu bilmeyen ozgur'un de yuregi tukeniyor..

..bandar lampung.. sumatra'nin sekiz vilayetinden en guneydekinin merkezi.. iki-ucyuzbin nufuslu bir sirin belde.. ilk hedefimiz burasi.. kizlarla bulustuk seritin otelde..

..erdem yaninda sirketten bi italyan elemanla bikac hafta evvel yine buradaymis, ayni otelin lobisinde gevis getirirken tanismislar bu kizlarla.. o haftasonu gezip tozmuslar.. bi sonraki hafta kizlar cakarta'ya gelmis, yine sirketten bi endonez eleman da olaya duhul etmis.. su sundan hoslanmis da bu bunu begenmemis, kucuk capli bi yalan ruzgari olusturmuslar.. erdem ucuncu raunda cikiyor..

..hemen kem dusunen kendisi utansin.. valla oyle degil.. evet kucuk sehrin gulleri bunlar, sigmamislar, oyle ya ne ararsin seritin otelde.. arkadas ariyorlar belli, de fenaligina degil.. simdi ne'bleyim sinop'ta iki genc kizimiz ecnebi erkek yolu gozlese ben de kizarim, ama o ayri.. kizlar birer bankada calisirlarmis, biri universite bitirmis, biri lise cikisli, ilki epeyce ingilizce konusuyor, oburu onun tercumesine muhtac..

..iki gun onlarla gezdik tozduk.. bizim de fenaligimiz yok, allah inandirsin.. en ileri hareketimiz gece otelde kizlarin odasinda -alay etmeyin rica ederim- monopoli oynamak oldu.. fransa'yi aldim, japonya'ya da otel diktim, su koca tahtada turkiye'ye yer bulamamis yavsaklar.. bin bin bereket versin, yedik ictik gunes batirdik kokonat alip yidik bos kumsallarda denize girdik eglendik, yirmiyedi senedir kendi memleketimde ne gordum.. erdem oof of dedi, darimanaa kimana.. neredeen nereye..

..kumsalda alti-yedi kisi lise caginda zap bi ekibe rasgeldik biara.. gitar calip siftiniyolardi.. kuma bisuru biseyler cizmisler, anarsizmin a'si var, piis isareti var ya mersedesin pipilisi o var.. sarkilarini caldiklari grubun semboluymus.. slank, sonradan cakarta'da izlemek de kismet oldu.. ahbap olduk cocuklarla.. onlar iclerinden bize yavsak demislerdir..

..pek de anlamadim ne yer ne icer ne uretir bu lampung eyaleti.. turizm desem kimseler yok, tarim degil sanayi degil.. kizlara sorduk, ofiste calisir cogu insan dedi.. ee yani.. neyse biz zaten kacalim artik.. erdem kismetse dorduncu raundda denesin kismetini..

..yeniden yollara.. yerlesim yolu degil de sanki yol yerlesimi belirlemis.. hic bitip tukenmiyor evler.. ama tek sira bi arkasi bos orman ya da tarla.. gidip duruyosun, ne saga bi sapak ayriliyo, ne sola.. hemen butun evlerin bahce kapilarinin iki tarafinda birer tas, tepelerinde dokuz alevli bi mesale.. birinde 18-8-45 yaziyor, otekinde 18-8-97.. son kutlamanin yapildigi tarih.. bu sadece sumatra'da boyle, besbelli pek senlikli kutluyorlar bagimsizligi..

..guneye bi yol sapti, cikar denize ne olsa diyip kivrildik.. yol daga sardi, evler aralandi.. vestern fuud bitti artik, amcamlar ne yiyorsa o yenecek.. tavuk yiyorlar cokca, bi de sate kesfettik, bildigimiz cop sis, meramimizi anlatip o tatli sosa bulamayin diyebilirsek mis gibi.. ekmek yok tabi, yagsiz tuzsuz pirinc veriyorlar yemegin yanina tutam tutam yiyorsun.. o degil de suyu kaynar sicak, cayi abdest suyu gibi soguk getiriyorlar..

..evet deniz.. de insansiz bi bolge burasi.. biyerde yamactan asagi biseyler salliyolar, calisanlar var.. sallandik ciktik yukari.. bi ocak, biseyler cikariyolar.. mermermis.. ama konusmak kismet olmadi, endonezce bile bitti burada, yerel sundaca konusuluyor..

..lipohteh.. burada varip varacagimiz yerlesim burasi.. ama burasi ne poh teh.. ulan bir yuzu gulen kul yok mudur.. endonezya'da en huzursuz edici karsilamayi buralilardan gordum.. topukladik iki saatlik yolu geri anayola kadar, vakit varken batiya devam..

..tropik yagmurun ne oldugunu gormek de orada nasip oldu.. yagdi mi hava oluyor bi derya, gorus on metreye kadar iniyor belki, yarim saat bi saat de suruyor.. arcepelago'da yagmurun son demleri bunlar, bi aya kadar kurak mevsim girecek.. iki mevsim var zaten, mayistan kasima kurak mevsim, kalani da yagmur mevsimi.. tek degisen de yagis, sicaklik her daim otuziki selsius, gunduz uzunlugu onbirbucuk saatten onikibucuk saate oynuyor..

..aksama dogru kota agung'a vardik.. bi balikci kasabasi.. bi losmene, yani yildizsiz otelimize yerlestik.. soyle bi dolandik etrafta.. komputer ve manyetik kursu verilir diye bi tabela, oradan birine sorduk oylesine, vazife belledi kendine eleman, evi de yakinmis hocanin, gitti konustu durdan sustan anlamadi davet ettirdi bizi.. tam da ezan okumus sokaklar bosalmis,rahatsiz etmiyek diye hemen musaade istedim ben.. erdem hiyar dedi cikinca, girmisiz artik ezani mi kalmis, bisuru laflardik herifle.. iyi de ingilizce biliyordu..

..bugun de erken yatar zibaririz diyorduk, sonradan bi canlansin o ezanla olen kasaba.. carsida dukkanlarin cogu yeniden acti, millet disariya ugradi.. safi erkekler dediydim once, mahalle iclerini dolandikca baktik kadinlar, cocuklar hepsi sokakta.. surda burda gitar calip soyleyen genc gruplari.. bizi yadirgayan da yok, mani mister diye kicimiza yapisan da.. kiyida balik carsisi, taptaze cikmis kolum kadar baliklar kirk-elli sentten satiliyor.. televizyon denen bok yokmus gibi davraniyor kasaba..

..bi evin avlusunda sekiz-on lise caginda genc birikmis.. ikisi satranc oynuyor (endonezler satranci bizim tavla oynadigimiz gibi oynuyor, cakarta'da da epey gordum yolda belde oynandigini).. kotu oynuyorlardi, ilgilendigimizi gorunce en dislilerini bana rakip cikardilar.. bu fena degil, soyle karisik bi oyun ortasi bulsa da galiba canima okuyacak.. kaptim bi piyonunu, sonra aletleri kiristim yendim.. kuzeylilerin futbol oynadigi gibi pis yendim yani..

..sonrasi donus yolu.. bak su taktigim endonezya'ya yesil fiskiriyor her tarafindan.. suradan daliveriyosun, arka taraf selale.. daha surda burda kaybolup zaman kaybetmesek, yolun ilerisi milli parkti, daha nasil olacaksa..

..............

..baska bi haftasonu bu kez badui yollarindayiz.. yari ilkel kabilelerin topragi.. gerci sonradan anlasildi ki biz bu "ilkel" kelimesini biraz fazla sert yorumlamisiz..

..trevil guyd diyor ki.. felanca kasabasinda turizm ofisine ugrayiniz, devleti haberdar ediniz, yaniniza da rehber bulunuz.. seni mi kiracaz trevil guyd, hepisini yapalim.. da turizm ofisi kapali.. biz de n'aptik.. polise ugrama essekliginde bulunduk.. ordan bizi gonderdiler baska bi ofise.. duvarinda yazar intelicenta bokpusur.. kasabanin mit'ine geldik.. hicbirimizde pasaport yok, bende hicbi kimlik yok.. abdulvahap epeyce ugrastirdi bizi.. ama deyince bizim rehberimiz sen ol, hem de parasiyla.. tamamdir..

..cilebogor.. medeniyetin son duragi.. merkezi hukumetin ulusal heykeli ulasacak kadar, yani her yer kadar medeni.. musluman bi kasaba, ama hindu etkisi olan diger yerlerdeki gibi burada da camiin formati degisik, icice uc catili.. halbuki mesela sumatra'da camiler kubbeliydi.. ziyaret defterinde ilk kayitli turk olma serefi bize kismet oldu.. bi rehber de buradan aldik.. esasinda rehber bu, abdulvahab'a kalsa koyleri falan bulamayacak.. oburu de ingilizce bilmez.. hos abdulvahab ne kadar biliyor ki..

..veli civittirdi.. aksam oldu diyor, yagmur da var diyor, ne isim ola benim yamyamlarin icinde diyor.. arabanin anahtarini biraktik, erdem'le biz devam ettik.. bu kadar gelmisiz.. aksamin oldugu dogru.. biz de cekindik biraz donuste karanlik basar kici kabagi yarariz diye.. bereket uzak degilmis koyler..

..uc koyden gectik.. bunlar karadonlu dis badui koyleri.. uc tane de ic koy var ki onlar akdonlularin ve oralara girilmesine izin vermiyorlarmis.. biz zannediyorduk ki bayaa boyle sallak mallak elemanlarin arasina dusecez.. hayir bildigin yerlesik duzene gecmis, takim elbise degilse de gomlek ve -nedense- kisa pantolon giyen bi tayfa bunlar.. gelisimizle hic ilgilenen olmadi.. ne ususme oldu, ne bi selam.. yokmusuz gibi davraniyorlar..

..koyun sefi areta'nin evinin onune buyur edildik.. sicak su ve kitlama seker gibi bisey ikram geldi.. areta hic konusmuyor-konussa hangi dilden konusacak.. bi gerginlik var gibi de almayin, oyle guleryuzle sakince oturuyor.. karisi da yanimizda tezgahta biseyler dokuyor..

..bi daha kalmaya gelsinler demis.. bu sefer kalmayacagimizi nereden bildiyse-belki rehberler soylemistir.. veli arabada olmasa kalirdik da, isimiz yoktu.. kalkarken rehberin uyarisiyla biriki bin rupya (ellibin lira falan) bi para biraktik.. sorup ogrendik ki disariyla ufak tefek ticaret de yapiyorlarmis.. tavuk, yumurta, belki odun falan satip sigara (ucuca sigara iciyorlar), kapkacak, gazyagi falan aliyorlarmis.. para birakildigina gore belli ki dis ticaret dengeleri acik da veriyor..

..ee ozelligi ne diyeceksiniz.. ozelligi teknoloji kabul etmemeleri.. elektrik, telefon istemiyorlar.. saglik islerini kendi bildikleri gibi, buyuculukle hallediyorlar.. okul istemiyorlar, devletin kimlik kartini da tasimiyorlar zaten.. yol istemiyorlar, cilebogor'a patikalardan yuruyup gidiyorlar.. daha uzaga yolu olan yerlere gidip geldikleri de oluyormus ama gel beles bin desen gene arabaya binmezlermis..

..tavuk besleyip pirinc yetistirip evlerini sazdan odundan yapip kendi dokuduklarini giyip tikirdayip giderlermis.. koyun hemen bitisigindeki genisce nehrin uzerinde koca bi saz asma kopru var, onu kim yapmistir bilmem.. trevil guyda bakarsan hindu-animist karisimi bi inanislari varmis, kutsal mekan yok koyde, ozel ibadet gunleri de yok.. haftanin gunlerini bile saymazlardir belki.. bu da boyle bi hikaye..

..buralarda da ayni fiskiran yesillik.. ..aah benim cennet vatan diye bildigim kendi memleketim.. kiyilarindan iceri yuzer kilometre agaclik da ici kelek kavun gibi coldur..

Icindekiler


ISYAN

..cuma gunu bali'den erdem'le konusuyorum.. erdem cumartesi turkiye'ye tatile gidecek.. benim de biletim gelecek saliya.. oralar nasil dedi.. iyi dedim sana selam soyluyorlar.. saliya kadar gelme sen dedi.. burasi dedi yaniyor dedi.. benim de gidebilecegim kesin degil, havaalani yolu kapali dedi.. hatta pasaportun biletin yaninda olsa cakarta'ya ugramadan singapur'a gecerdin dedi.. dedi oglu dedi.. vay anasini..

..esasen bu endonez milleti kadar yumusak huylu millet yoktur.. enselerine vur, al lokmalarini.. nitekim suharto da otuziki senedir oyle yapar dururmus.. durup durup gulerler.. bisey soylersin anlamaz, guler.. kazik atmaya calisir, on kat fiyat soyler, rayicini verirsin, alir, yine guler.. ocakta bi ilk kipirdanmis bunlar, cnn destan destan vermis.. bizim elemanlarin anlattigina gore ucbes talebe gule oynaya protesto ediyormus biseyleri.. ufaktan da cinlileri talan etmisler, ama hep gulerek..

..erdem bi rafting ogrenmis ballandira ballandira anlattiydi da bi haftasonu raftinge gitmeye kalktiydik.. sen tut saklabanlik ederken duz yolda karsidan gelen arabaya gobekten gir.. karsidaki herif yerel polis sefi mi neymis, bizde olsa hicbibok yapmasa bagirir, cagirir.. bunlar guldu.. parasini veririz diyince iyice gevsediler.. araba yurumedi, iki saat baska bi arkadas gelsin bizi alsin diye karakolda bekledik.. hep gulduler..

..derdi cinlilerle bunlarin.. denen o ki, yuzde bes cinli ekonominin yuzde seksenini cevirirmis.. boyle sayilar dogasi geregi guvenilmezdir, ama gozumuzle de gordugumuz oydu ki para harcanacak, sIk giyinilecek, nezih davranilacak yerlere gidenler, boylu poslu olanlar, para getirecek dukkanlari isletenler daha beyaz tenli, daha genis yuzlu.., hep cinliydi.. yagma basladiginda furya halinde dukkanlara "meliki musluman" yazildi siyirmak icin..

..pembe suratli frenklerle bi alip veremedikleri yok (akillari ermediginden olacak).. gittigimiz hemen her yerde iyi karsilandik.. hele "saya datang dari turki" dedin mi pek seviniyorlar.. bikac kisi hakansukur'u sordu, nerden biliyorlarsa biliyorlar..

..hani karisikligin ortasina dussek, kisisel bi siddete ugrayacagimiz cok supheli.. silah hic yok ahalide.. zaten halim selim de insanlar, birebir adam dovecek yaradilislari (ve fizikleri) de yok.. ama iste bi kotu huylari var, yakiyorlar.. ulan, bunun icinde de allah kulu vardir demiyorlar..

..alti aylik kriz, ben ilk gittigimde daha krizligini gosterip enflasyona donusmediydi.. fakir millet, ama kit kanaat geciniyorlar eskisi gibi.. 4 mayista hukumet petrole yuzde yetmis zam soktu.. medan'da talebeler bi kiprastilar, biriki olen kalan oldu.. anladigim o ki zam biraz da vesile, suharto'nun zamani gelmis artik, agzini acan reform diyor.. neyin reforme edilecegi pek belli degil, ama reform.. hele bi suharto gitsin, sonra dusunuruz.. aslinda suharto da ote yandan diyor, reform olsun da biseyler olsun iste.. bizim conturklerin hurriyet istedikleri gibi..

..dikkat, bu paragraf spekulatiftir.. evet, suharto'nun devri dolmus gayri, krizde elbet gunahi buyuk, ama olmasa da gidesiydi.. bu arada denk de geldi, endonezler -bilincli bilincsiz- ayrica kendilerine icap eden alti_yedi_eylullerini de aradan cikarmis oldular..

..kampuslerde kendi aralarinda bagirip cagirip eglesiyorlardi.. en son 18'inde, gecen sali artik bilmem denyoluk, bilmem provokasyon, asker alti talebeyi mihlamis.. ertesi gun bunlar sokaga tasar gibi olunca on tane daha.. persembe olay cigrindan cikmis, ahali de olaya duhul etmis, yagma, kundak derken besyuz kisi tantun..

..aslinda ufak capli yagma olup duruyordu.. daha olaylardan evvel gazetelerde bi haber.. bankanin tekinin onundeki bankamatik geceleyin ucmus.. gazeteci gece bekcisine soruyor.. "dort civari tikirti geldi" diyo bekci, "cok uykum vardi, kalkip bakamadim"..

..tayfun'un karisi apartmanin terasindan videoya cekmis olaylari.. cakarta yirmi-otuz yerden yaniyor.. gazetelerde yagma fotograflari, buzdolabini suruklemis goturuyor biri.. atm'leri soken sirtliyor.. ben n'apiyorum o sirada.. kuta plajinda gunesleniyorum..

..cumartesi sabahi tekrar aradim.. erdem'in telefon kapali, belli bindi gitti ucaga.. tayfun'u arayalim.. ozgur, biz yarin singapur'a gidiyoruz.. aa, ne guzel tayfun, nesi meshur oranin.. parali ecnebinin cani tatli, zaymins cartir ucak kiralamis, eleman tahliye ediyor.. tayfun, ulan, beni de bindirin ucaga.. hemen atla gel dedi tayfun.. ben bugun fillerin parkina gidecektim.. adaam bas yuru fil mi yiyoruz burada, gorene madalya mi veriyolar..

..atlayip gelmekten kolayi yok.. cakarta'nin hic meraklisi yok,ucak hemen hemen bos.. cengiz karsiladi havaalaninda.. surpriz, zaymins ucaginda yer kalmamis.. neyse sehir sakin, yanan yanmis, dun tanklar cikmis meydana..

..saliya kadar buradayim.. carsamba bunlarin felemenklere ilk diklenisinin yildonumuymus, asil o gun vukuat bekleniyor.. o vakte dek bibok olmazmis.. oyle de olsa iki gun ev hapsi demek, sehir toptan kapanmis durumda..

..pazar tayfun'la cengiz'i ugurladim.. endonezya bana kaldi.. iyi, sefasini surerim artik.. iki gunu havuzda ve televizyon basinda gecirdim.. meclislerini, uyduruk partilerini, genelkurmay baskanlarini falan hep belledim..

..mete diye baska bi eleman var, petrokimya gibi biyerlerde calisiyor.. bu ortaliktaydi, pazar aksami ciktik sehri dolandik.. hardrakkafe acikmis, ama cani yok, kacan kacmis, kacmayan da oturmus evine besbelli.. birer bira attik, disarida tanklarla fotograf cekindik.. diger mekanlara baktik, sodom gomore kapali.. sehrin ucra bi tarafinda bi donme kaldirimi varmis, onlar hizmeti kesmemisler.. pazartesi de cikip dolandim bi ara kapatmis hardrakkafe..

..sali ucak aksam sekizdeydi.. oglenden intikalimi tamamladim, bok isim mi var otelde.. sehir sakindi, herkes normal isinde gucunde.. talebeler gecti iki-uc kamyon dolusu (sonradan gazetede okudum, ayni sukunetle gidip parlementoyu isgal etmisler)..

..havaalani inadina anababa gunu.. cogu batili ve cinli.. sediri culu seren yayilmis ustune.. bi tarafta cek-in bankolari, otey yanda doviz giseleri.. ikisinin siralari dis dis birbirinin icine giriyor, millet valiz arabalariyla slalom yaparak aralarindan geciyor.. ne guzel izdiham olur burada..

..bording salonunda uc-bes turke rasladim.. ikisi malatyali kardeslermis de kozan'da kuafor, parfumeri, butik cevirirlermis.. ingilizceleri yok, kucugu zamaninda arabi'de calisirken endonez bi kiz alip memlekete gelin getirmis.. onun endonezcesine guvenip buralara ne ticareti yapilir kollamaya gelmisler.. berikisi futbol topu alip satacak.. hosgelmissiniz, ne de guzel zamanda gelmissiniz.. ben de guzel zamanda gelmisim..

..ucak yolcular toparlanasiya iki saat kadar da gecikti.. arada olur oyle, canlar sagolsun..

..giderayak suharto'ya telefon actim.. hadi suha aabi -samimi meclislerde oyle derim- ben kacayim artik dedim.. aksam yemege kalsaydin dedi yengen cok guzel yengec dolmasi sardi.. yok be aabi dedim arkadaslar bekler kaavede.. e dedi bi kardeslik etmedin su suha abine, tam da aklina danisacagimiz sira.. estaafurullah aabi dedim akil bizim ne marifetimiz.. tevazuna kurban aslan kardesim dedi yalniz vaktimiz dar, gel ver sen su akillari fikirleri.. bak o zaman suha abi dedim, abimsin ama bu guzel kardesin senden lafini sakinmaz dedim.. sen bu isi beceremedin abi dedim afedersin boka sardirdin dedim.. sen gel sozumu dinle, vazgec bu sevdadan dedim.. omrunu gordun, bak yigenlerim geldi yetisti, servetleri fidan boylarini gecti dedim.. bizim bi sultan var meshur, suleyman dedim.. biliyorum duyduydum dedi.. hah, iste o dedim, ona bile kalmadi bu dunya dedim.. gel sen cekil bu isten, habibi emmim yabancimiz degil, biraz da o ikbal bulsun dedim..

..turkiye'ye ulastigim saatlerde suha abi istifa etmis..

-o-

Icindekiler

Ana Sayfa