98 Dunya kupasinin hemen ertesinde yazilmistir
90 dunya kupasi benim bildigim dunya kupalarinin en kotusudur. Tum takimlar defansif oynadi, maclar golsuz gecti. Kamerun hem de cok sanssiz yere Ingiltere'ye elenerek dunyanin dort bir yanindaki taraftarlarini uzuntuye bogdu. Sonunda da ne oldu, Almanya finalde Arjantin'i 1-0 yenip kupayi aldi ki bu durum Guney Avrupa taraftarlari icin filmin Rum beyinin Malkocoglu'nu devirmesiyle bitmesinden farkli bir durum degildi. Ustelik kupa tarihinde ilk defa finalde yenilen takim gol atamadan yenilmis oldu, yenen takimin tek golunun de penaltiyla oldugunu da ekleyeyim de ne berbat bir kupa oldugunu siz anlayin. Hepimizin bildigi gibi Almanya dunya kupasini kazanmasini en son isteyecegimiz takimdir. Oynadiklari futbol futbola benzemez. Gol atinca sevinmez, yiyince uzulmezler, robot gibi oynarlar. Sonra geriye dustukleri zaman morallerini bozmazlar, ne yapip edip skoru esitlerler, ki bu da biz Turklerin havzalasinin almayacagi bir seydir. Dahasi da var: Almanya 82 dunya kupasinda gruplarindaki son maclarinda Avusturya ile apacik sike yapmisti. 1-1 ve daha gollu beraberliklerde ikisi de bir ust tura cikacakti, diger tum skorlarda birinden biri elenecekti. Dokuzuncu dakikada durum 1-1 oldu, sonra 81 dakika boyunca top orta sahada tingir mingir yuvarlandi. Cezayir elendi.
94 dunya kupasi bir miktar daha iyiydi. Maclar yine az gollu bitti, Avrupa takimlari Guney Amerika ve Afrika takimlarini hasat etti falan ama hic olmazsa kupayi Brezilya kazandi. Gerci onu da 0-0 biten final macinin sonunda penaltilarla kazandi, boylece hem yenilen hem de yenen takimin gol atamadigi bir final maci ile baska bir ilke imza kondu, ama ne yapalim, hic olmazsa sonunda iyiler kazandi kotuler kaybetti.
Aslinda benim izledigim en guzel biten kupa Danimarka'nin kazandigi 92 Avrupa Kupasidir. Danimarka'nin kupaya katilma hakki bile yoktu, Yugoslavya spor karsilasmalarindan ihrac edilince yerine alindi. Tam o gunlerde Danimarka'da referandum yapilmisti, ve parlementolarinda gule oynaya kabul edilen Maastrich anlasmasina hayir sonucu cikmisti. Bizim girmek icin gobegimizi catlattigimiz Avrupa Birligini adamlar ellerinin tersiyle itmisti yani. (Daha sonra, nasil oldu bilmiyorum, ikinci bir referandum yaptilar, kabul ettiler) Sirf da bu nedenle en basindan beri Danimarka'yi tutuyordum. Verilen oranlari hatirlamiyorum, ama bahis aliskanligim olsa insani son dakikada kupayi getiren golu atmis futbolcu kadar sevindirecek bir meblag kazanmis olabilirmisim. Neyse, Danimarka, ilk gruptan bile sans eseri cikip, finalde de Almanya'yi yenerek ite kaka sampiyon oldu. (Benim de boyum uzadi)
Bu dunya kupasinda cok fazla mac izleyemedim. Anladigim kadariyla son iki kupadan daha iyi bir kupa olmus. Kotu olaylar olmadi mi, oldu. Fas kendisinin tribunde istirak ettigi bir macta verilen haksiz bir son dakika penaltisi ile elendi. Diger Afrika takimlari varlik gosteremedi. Avrupa takimlarinin son birkac dakikada attiklari goller hepimizi kahretti. Ustune ustluk final macinda Brezilya Fransa'ya hem de 3-0 kaybetmis. (maci izleyemedim, iyiki de izleyememisim) Daltonlarin Red Kit'i oldurecegine veya Sezar'in Asteriks'in koyunu isgal edecegine inanirdim da buna inanmazdim. Yine de, dedigim gibi cok fena bir dunya kupasi degildi, Avrupa takimlarinin kendi aralarindaki maclar haric, gollu ve zevkli karsilasmalar oldu. En guzeli de Iran Amerika'yi 2-1 yendi. Sizi bilmem benim cevremdeki herkes o karsilasmada Iran'i tutuyordu. CHP kadin kollarinda gorev yapan teyzemden, dusuncelerinde laiklik ile fasistligi sik sik birbirine karistiran anneme, gayet modern bir insan olup seriata gizli veya acik herhangi bir sempati besledigi asla soylenemeyecek babama kadar. Hem de, canim adamlar kac bin yillik bir uygarlik, bin kusur yildir yanyana icice yasamisiz, takimlarinda iki tane adasim var, 20 yil once kendilerine, kulturlerine ve tarihlerine hic yakismayan bir rejime gecmisler diye onlari tutmayacagim da elin Amerika'sini mi tutacagim? Kaldi ki attiklari ilk gol turnuvada gordugum gollerin en guzeliydi.
Yalniz, haklarini vermek lazim, Amerika'lilar artik nereden nasil ogrenmislerse ogrenmisler futbolu, iyi oynadilar. Hele golu bulduklarindan sonra mac bitene kadar oldum oldum dirildim. Tek uzuntum, -mac sirasinda Turkiye'deydim- Amerika'lilar umruna bile saymamislardir maci diye dusunuyordum, gelince ogrendim hic de oyle degilmis. Ilk golden sonra buradaki spiker iki dakika konusamamis Aydin'in anlattigina gore. Sevincim iki kat artti duyunca.
Iran elendikten sonra roportaj yapilmis, elenmek hic onemli degil demis futbolcular, Amerika'yi yendik ve dunya kupasini kazanmis kadar sevindik. (Boylarinin uzayip uzamadigini belirtilmiyor)
Neyse lafi uzattim, aslinda diyecegim baska laf vardi. Yazinin kalan bolumunde genel kamuoyunun her karsilasma oncesi hangi takimi tutacagini saptayan uc adet kural verilmistir. Ulkenin genel kamuoyu bes ila on civarinda bir orneklem kumesinden yola cikarak saptanmistir ve boylelikle Ilhan Bagoren'in "yeni nesilde zayifi tutma aliskanligi ortadan kalkmis" iddiasi bilimsel metodlarla curutulmustur. Merih Buyukdura'nin da Arjantin'in Ingiltere'yi elemesine istemeden de olsa icin icin sevindigi varsayilmis, boylece kurallar evrensel bir nitelik kazanmistir.
Ilk kural, Avrupa disi bir takimla Avrupa takimi oynadigi zaman Avrupa disi takim tutulur. Son kupada islami olmayan medyanin ve televizyon spikerlerinin Avrupali takimlara had safhada yilistigi dikkatimden kacmadi ama genel kamuoyunun Avrupa takiminin tutacagi bir karsilasma hic dusunemiyorum. (Bu arada, gecenlerde bir gazetede guvenilmez bir anket gordum, Avrupa birligine girilmesini arzu eden kisilerin orani yari yariya cikmis. Enteresan degil mi, Refah-Fazilet'i ayri tutalim, butun partiler AB'ye girmek konusunda hem fikir. Hani bana da hic fikrimi soran olmadi ama, ille birlik olacaksak ben sahsen Peru, Fas ve Hindistan ile birlik olmayi Fransa, Luksemburg ve Norvec'e yegliyorum. Herkes goruslerini futbol takimi tutar gibi olusturuyorsa cogunlukta oldugumuza da eminim. Neyse, ucuncu dunya solculugumu da huzurlarinizda basariyla gerceklestirdim, hemen konuya donuyorum)
Ikinci kural gucsuz takimi tutmaktir. Tabii, insanin tuttugu takimlar her maci istisnasiz kaybederse insan tez zamanda kanser olur, zaten de bu kural futbolu gucsuz olan ulke seklinde degil, fakir ulke seklinde isletilir. Yalniz annem bu kurali gucsuz takimi tutmak seklinde bile degil, yenik durumdaki takimi tutmak seklinde uygular. Bir takimi tutarak maca baslayip, o takim one gecince diger takima gectigi, ve o takim da berabereyi saglayip tekrar one gecince tekrar ilk takimina dondugu bir maci hatirlarim. Neyse ki futbol zerre umrunda olmadigi ve de zaten mac falan da hemen hic seyretmedigi icin hala saglam ve sihhatli.
Dikkat edilirse acikladigim ikinci kural ilk kurali da zaten dogal olarak kapsiyor gibi. Arti mesela iki Avrupa takiminin karsilasmasinda da isletilebilir. Hepimiz biliriz ki Kuzey Avrupa takimi tutulmaz, Akdeniz takimi tutulur. Bu kurali su sekilde aciklayanlar da var, goze hos gorulen futbolu oynayan takim tutulur. Guvenilir sosyologlardan aldigimiz bilgilere gore bu aciklamanin da ayni kurala dayandigi kabul ediliyor. Futbola metodik ve de bilimsel yaklasma egiliminde olan toplumlar bu egilimlerini baska alanlara da uyguladiklari icin zenginlesiyorlar. Futbolu salt yetenek ve de calpara teknigi ile oynayan toplumlar fakir kalmaya devam ediyor ama oyunlari da goze hos gorunuyor. Kim tatilini Sili yerine Isvec'te yapmak ister?
Son kuralimiz da su: Brezilya kiminle oynarsa oynasin Brezilya tutulur. Bunun Brezilya'nin Guney Amerika takimi olmasi ve goze hos gorunen futbol oynamasinin disinda bir nedeni daha var, 82 dunya kupasinda Brezilya'nin Italya'ya 3-2 yenildigi macta tribunlerde cok guzel bir Brezilya'li kizcagiz hungur hungur aglamis ve gozyaslari yillarca spor programlarinin baslangic klibine huzunlu bir tad katmistir. Baska takimlarin da tribunlerde disi taraftarlari vardir elbette, ama Brezilya'li kizlar daha bir baska oluyorlar. Valla ne yalan soyleyeyim, Brezilya'nin finali kaybettigini duydugum zaman aklima ilk gelen Ronaldo'nun sevgilisi oldu. Yazik, kizcagiz ne bicim uzulmustur simdi.
Neyse, soz konusu olan futbol bile olsa hep guclunun kazanmasi yakisik almaz zaten. Bu sefer de Fransa sevinsin bakalim. 2002 kupasini yine biz (yani Brezilya) alacagiz. Bu arada, olur da Turkiye elemeleri gecerse futbol federasyonuna Arzum Onam basta olmak uzere on on bes kadar yeni nesil guzel Turk kizlarina acik tribunlerde bedava bilet saglama konusunu arz ediyorum. Futbolunu gelistirmek uzun is, ama dedigim oneri ile bizim oynadigimiz futbolla bile tum dunya capinda ciddi bir taraftar kitlesi edinmemiz mumkun olabilir.