Rahmi Koc'la Nasil Tanistim?

I Prensiplerim vardir

Rahmi Koc meger bizim universiteden mezunmus. 1956'da mezun oldugundan beri de hic gelmemis okuluna, bu sefer gelecek olunca da universite yonetimi serefine bir yemek duzenlemis, okulda okuyan tum Turk ogrenciler de yemege davet edilmis. Boylece bana da "You are cordially invited.." diye davet mektubu geldi.

Itiraf ediyorum aklima gelen ilk dusunce (id, veya nefs diye adlandirilabilecek bir bolgeden geldigini tahmin ediyorum) bu isten nasil bir cikar elde ederim oldu. Insanoglu boyle bir yaratik iste. Neyse, sonra kendimi toparladim ve gidip gitmemeyi dusunmeye basladim.

Insanin yuzlerce prensibi olunca hizli karar verme yetenegi de azaliyor. Bir sey yapmadan once prensiplerini tek tek kontrol edeceksin, prensiplerin kendi aralarinda tutarsizsa once o tutarsizliklari halledeceksin, uzun is.

Once sosyalist benligim basladi itirazlara. Bir kere adam cok zengin, demek ki ahlaksiz bir adam. Eh, iyi de incil hesabiyla ben de cennete girebilecek birisi degilim. Bir kere ac kalmayacagimi bilecek kadar para kazaniyorum, hem daha bir hafta once sersefil bir zenci dilenci gordum, para vermedim.

Peki, zenginlik disinda ahlaksiz bir adam oldugunun kaniti var miydi bende? Hani kimi politikacilar var ki elini sikmak seni kirletir. Kimi apacik serefsiz, yalanci, hatta kimi dupeduz katil, v.s. Yok, Rahmi Koc o gruba da girmiyor benim bildigim. Peki dedim, hani derler hep, gumruklerin arkasina siginip uyduruk Tofaslari fahis fiyatla satiyorlar, halki dolandiriyorlar. Hmm, bunda haklilik payi olabilir elbette ama sonra dedim ki ulan memlekette isini herkes dogru durust yapiyor da tek Rahmi Koc mu kaldi suclanacak? Donercisinden, dolmus soforune, ogrencisine, polisine kadar kim var isini dogru durust yapan sanki? Sen de guya arastirma yapacagin vakitte sunlari dusunuyorsun iste.

Butun bunlari dusundukten sonra Ozgul'e de soyledim daveti. Aaa, dedi, cep harcligi verse bize besyuz dolar ne iyi olur. Evet, ilk anda benim de aklima o gelmisti, gerci ben bin dolar olarak dusunmustum, ama sonra ustune prensip dusunecek vakit bile bulmus durumdayim; buz gibi asik bir suratla insan dedim bir tek amcasindan harclik alir, o da lisedeyse ve bayramlarda. O kim oluyormus da bana harclik verecek? Ozgul yuzume tuhaf tuhaf bakip kitabina dondu. Boyle prensip sahibi bir kocasi oldugu icin cok sansli aslinda.

Sonra bu olaydan toplumsal bir kazanim elde etmek mumkun olur mu diye dusundum, mesela ayak ustu adami anarsist yapabilsem, veya ne bileyim nefis bir sosyal arastirmalar enstitusu kurmaya ikna etsem fena mi olur? Tabii ki mumkunsuz, iki saniyede kimi neye ikna edebilirsin ki, internette ona buna laf yetistirir durursun, bir allahin kulunu da bir konuda ikna ettin mi, hele ki Rahmi Koc, kimbilir neler gormus gecirmistir, iki laf edecen de ikna olacak.

Peki, sadece bakip ogrenme amacli da olsa gitmeye karar verdik. Hic degil diger Turk ogrencilerle tanisiriz.

II Canavar gibi usul erkan bilirim

Arkasindan giysi krizi basladi. Ne giymek gerekir? Bir taraftan beynimin itiraz isleri kismi bastirip duruyor, adam istedi diye tipis tipis gidecek misin yani davete, sen davet et o gelsin fakirhanenize.. Yahu, sus, ruhumu satiyor degilim ya, alt tarafi yemege davet etmis, hem gider bir gormus olurum zengin insan nasil oluyormus diye, gordugum en zengin insan yazlik sahibi amcan mi olacak omur boyu?

Iyi de ne giymek gerekir? Okulun sosyal islerine telefon ettik, ama Ingilizcemiz yetmedi soruyu soyle imali ve "biz biraz gormemisizdir de, bilmeyiz boyle seyleri pek" demeden sormaya. Ozgul'un isi kolay, ya ben ceket giyeyim mi, giymeyeyim mi? Boyle de paranoyak bir yapim var iste, ya ceket giyersem de diger herkes kot pantolonlarla gelirse? Obur turlusu iyice rezillik zaten.

Ali kendine gel dedi icimden bir ses, insani insan yapan kilik kiyafeti degildir, git gunluk kiyafetinle pasa pasa, o da Allah kulu sen de, nedir yani bu kadar mesele yapacak? Hem sen ceketten nefret edersin. Tamam haklisin da dedim, baskalari sik giyinmemenin karsisindakine saygisizlik oldugunu dusunuyorsa dusuncelerini degistirecek degilsin ya, hosgor yanilgilarini, sik giyinsen sirtina yapismaz ya. Hem durduk yerde cikintilik yapmanin alemi yok ki. Kotu giyinerek kime neyi ispatlayacaksin? Sonunda ceket giymeden, gomlek kravat takmak seklinde kendi kendimle uzlastim.

Tam yola cikacagiz, beynimde hinzir bir nokta peki, dedi, hatirlamiyorum ama bu adam kesin cevreyi de kirletiyordur, buna ne diyeceksin bakalim? Cevreyi kirletenlerden nefret ederim. Iyi dedin valla, tamam gitmiyoruz diyecektim, baktim Ozgul hazirlanmis bekliyor. Cevrenin ne derece onemli oldugunu, cevreyi kirleten birisinin elini sikamayacagimi falan nasil anlatabilecegimi dusundum, sonra sesimi cikarmadan ben de ayakkabimi giydim. Evlilik uzlasma sanati.

Resepsiyona geldik. Tabii yirmi dakika gec kalmisiz. Eh, dedim, o kadar da raconumuz olsun, kendi dugunune bes dakika gec kalan adam Rahmi Koc'a zamaninda gelse olmazdi zaten. Montumu cikardim, aa, baktim askida bir dizi lacivert ceket ve yuzlerce kravat duruyor. Ozgul'le goz goze geldik, basiyla onaylama isareti yapti, daha fazla duraksamadan goz karari bir ceketi kaptim.

Salonda yirmi otuz kadar Turk ogrenci var. Bu kadar Turk'u bir arada gormek guzel valla. Sonra hos bir adam geldi, Ebru'cugum nasilsin, oo Haluk, annenin sana cok selami var falan deyip duruyor. Meger Rahmi Koc buymus. Herhalde zenginler cocuklarini hep buraya gonderiyor, o da anne babalarini taniyor olmali. Zaten ortalik ciks insan dolu, anlamaliydim. Neyse bi ara bizim yanimiza geldi, el sikistik, bana hosgeldiniz dedi, ben de tebessum ettim.

Yemek basladi. Soyle bir cacik, karniyarik falan koyarlar di mi, ne gezer, uyduruk Amerikan yemekleri. Ne dusuncesiz insanlar diyecektim, sonra iyi de dedim, yemek senin onuruna verilmiyor, hem belki Rahmi Koc da Amerikan yemeklerini ozlemistir, allah allah!

III Tatli guzelmis de biraz agir mi olmus yoksa

Yemek bitti Rahmi Koc kursuye cikip Koc vakfinin faaliyetlerinden, Koc universitesinden, Turkiye ekonomisinden bahsetti uzun uzun. Bir iki Amerika'li da vardi ortamda, o yuzden Ingilizce konustu, ben de Ingilizcesi benden bile kotu birisini gorerek paranin Ingilizce satin alamadigi uzerinde felsefe yapma imkani buldum.

Konusmayi dikkatlice de dinledim ama rakamlar aklimda kalmadi. 150 milyon dolar para yatirmislar Koc Universitesine, 1072 kisi okuyormus, 134'u yuksek lisansmis. Ogrencileri interview yaparak almak isterlermis ama kanunlar musaade etmiyormus, belediye de arazi tahsisinde cok zorluk cikarmis, neyse hukumet degisince rahatlamislar. Turkiye son on yilda ortalama yuzde bes buyumus. Istanbul'daki bir hastaneyi almislar, 25 milyon dolar yatirim da ona yapmislar. Ozal buyuk bir adammis, Yunanistan'la iyi ticaret iliskileri kurmak onemliymis, ticaret olursa politikacilar savasa cesaret edemezmis, sadece Kibris'taki askeri harcamalarimiz su kadar tutuyormus, Refah iktidari Turkiye'ye cok buyuk darbe olmus, Avrupa Birligi zaten bir hristiyan klubuymus, bir de boyle musluman iktidar basa gelince hic sansimiz kalmamis, zaten ekonomi berbat durumdaymis, tek kozumuz Turkiye'nin buyuk bir pazar olmasiymis, o kozu da Tansu Ciller tamamen karsiliksiz Gumruk Birligini onaylayarak harcamis, bu tarihi bir hataymis, artik Avrupa Birligine girmemiz tamamen hayalmis, Amerika'nin egitimi harikaymis, Amerikan kulturunu ve dusunme tarzini ogrenmek, ozellikle de Amerikan firmalarinin isleyis tarzini ogrenmek bizim icin buyuk bir kazancmis, Amerika'daki isci-isveren iliskileri tam olmasi gerektigi gibiymis, Ozal buyuk bir adammis, bize guclu iktidarlar lazimmis, Ozal'i da buyuk yapan zaten biraz da tek basina iktidara gelebilmesi olmus, koalisyonlarla is yurumezmis, Ataturk ilke ve inkilaplarindan sapmamaliymisiz, baskanlik sistemi hakkinda fikri yokmus, politikacilardan idealistlik beklemek sacmaymis, secim sisteminin degismesi gerekiyormus, seriat cok tehlikeliymis, adamlarin orgutlenme gucunu takdir ediyormus, neyse ki askerler piril piril ve egitimli insanlarmis, onlar bu tehlikenin karsisinda durabiliyormus, bu da cok iyiymis, cunku politikacilarin umru degilmis bu isler, birilerinin de vatani dusunmesi gerekiyormus, Ozal buyuk bir adammis, Turkiye'nin dis politikasi cok kotuymus, son kac yilda kac tane dis isleri bakani degistirmisiz, Fener Patrik okulunun kapatilmasi da bir hataymis, Susurluk'un cozulmesini istemeyen gucler oldugunu hissediyormus, isin arkasinda cok buyuk isimler olabilirmis, ama yine de insallah bir gun cozulecegine inaniyormus, tum komsularimizla aramiz kotuymus, Bulgaristan'la degilse bile, eh zaten Bulgaristan'la iyi olsa ne kotu olsa ne, farketmezmis, boyle seyler anlatti.

IV Sahane felsefe yaparim

Guney Dogu'dan hic bahsetmedi, her konuyu icinde bir kac para lafi gecerek acikladi, tum problemleri sadece ekonomi bazinda dusundu. Kultur veya sosyoloji gecmedi konusmasinda, ekonomi ve isletme gecti sadece.

Milliyetcilikten ne anliyordur acaba diye dusundum sonradan, bilemedim. Oyle anadolu kulturu, batililasmak gibisinden kavramlar hic yok herhalde dimaginda. Ornegin Yapi Kredi'nin yaptigi gibi kultur hizmetleri falan vardir mutlaka da, yasam tarzi olarak bir Amerika'li veya baska batili buyuk is adamindan farki yok herhalde. Aristokrasi ilginc bir sey. Ama, hani onun da memleketi icin bir takim idealist dusunceleri olabilir, Turkiye de gelissin, kalkinsin, zengin bir ulke olsun gibilerinden. Enteresan bir mesele.

Meselelere bakis acisi ortalama bir CHP'li ya da ANAP'lidan farkli gelmedi bana. Istikrar, Ataturk, ekonomik iliskilerin onemi, savas cok masrafli bir sey, evet Susurluk'un cozulmesi lazim, abi Amerika'lilar isi biliyorlar abi. Bize karsi cok icten davranmis olmak durumunda degil elbette, ama ben icten oldugunu hissettim. Hani ne bileyim, bizden oy istedigi yok, yarim saat konusacakti, ilgiyle dinlenince bir bucuk saat konustu, tum sorulari cevapladi, falan.

Belki bir fark batili insanlari biraz daha degerli goruyor olabilecegi gibisinden bir hisse kapildim. Bunu ifade edemeyecegim herhalde, hani Fener Patrigi bile mevzu bahis oldu da niye Guney Dogu'dan hic bahsedilmedi; onun gibi birsey.

Konusmasi bitince soru soranlar oldu, ama sorular aptalcaydi, cevaplar da ilginc degildi. Soru soracak olsam, bir de yeterince yirtik bir adam olsam hani yeterince zengin olmalisiniz, hala yatirim yapmanin, daha fazla zengin olmaya calismanin ne anlami var, niye sirt ustu yatip kitap okumuyorsunuz, icki icip, Cin'i Hindistan'i gezmiyorsunuz, hem memleket meselelerini de oyle daha rahat dusunursunuz, oyle degil mi gibisinden bir soru sormak isterdim. Boyle sorular hep sorulmak istenir de bir turlu sorulamaz. Sorulsa cevap alinir mi onu da bilemem.

Sonuc olarak, Rahmi Koc da hayatin anlamini falan bilmiyor sevgili okurlar. Insanoglu nereden geldi, nereye gidiyor, benim bu yaptigim islerin bir anlami var mi aslinda diye hic dusunmemis. Hatta ne isim var benim bu islerde, hayatin anlami ne olsa gerek acaba gibisinden zamaninda genclik ve orta yas bunalimlarina girmis bir hali bile yoktu. Allah bilir komunist de olmamistir hic. Iste, oyle hos, guler yuzlu bir adam. Herkes isini yapiyor, o da isini yapiyor.

Konusma da bittikten sonra bizim universitede bir Turk ogrenci toplulugu'nun baskani kalkip adama hediye verdi. Evet, bu okulda da Turk ogrenci toplulugu varmis. Piril piril giyinmis, saclarini tararken her bir teline ayri ozenmis, genc bir cocuk. Rahmi Koc, oo, cok tesekkur ederim evladim dedi, cocuk da onceden hazirladigi "We appreciate your being here with us" gibisinden bir cumle konustu. Hayir, pratik amaclar icin burada bir Turk ogrenci toplulugu yokmus, varsa da unutsam daha iyi olacak.

Cikista ben nefret etmedim adamdan dedim Ozgul'e. Niye edecektin ki dedi. Cunku dedi beynimin sosyalist konusmalar, propoganda ve ajitasyon kismi, bir kere akil almaz derecede zengin, ne hakki var o kadar zengin olmaya, o da Allah kulu, biz de. Tamam hadi sigarani yak da oyle anlat dedi Ozgul de, iki saat sigara icmeyince boyle oluyorsun.

Kissadan hisse Rahmi Koc yakinim olur, ona gore!

-o-

Eski Yazilar