Ozgul'un bebek bakma gunu. Kucuk emekliye emekliye Ozgul'un pesinden mutfaga daldi. Buyuk kendi kendine sarki soyluyor. Ben pencerenin kenarina kurulmus, kitap okuyorum. Savas ve Baris. Hava cok sicak. Fan sigara dumanimi disariya ufluyor ama serinletmiyor.

Kucugun adi Alice. Sekiz aylik. Sarisin tombulca bir Amerika'li. Renkli gozleri var. Buyuyunce kesin sisko olacak, cirkin olacak diyorum Ozgul'e. "Hayir, cok guzel olacak!" Konusmayi bilmiyor, o bakimdan iyi anlasiyoruz Alice'le. Buyugun adi Tia. Uc yasina girecek. O da sarisin, renkli gozlu. Konusmasi anlasilmiyor. Annesi de anlamiyor dediklerini cogu zaman. Pek parlak bir cocuk degil; bir insana 'pek parlak degil' derseniz 'biraz aptal bence' anlamina gelir. Sakin bir cocuk ama; normalde krese gidiyor, kres ogretmeni tatile cikmis, bir gunlugune geldi bize; aglamadan sizlamadan oturuyor.

Natalya baloya gitti. Ilk balosu. Prens Andrei ile dans ediyorlar. Bu olay bizim evde degil kitapta oluyor. Yakinda asik olacaklar. Baloya gitmek hos birsey olmali. Artik balo kalmadi ama; dans etmek isteyen diskoya gidiyor. Tia da dans ediyor. Ozgul guzel bir kralice resmi yapti Tia'ya. Ustune de Tia yazdi. Tia da sevincten dans ediyor. Biz buyuklerin dans etmesi icin bir karsi cins gerekir hep; kucukler abla benim resmimi yapti diye de dans edebiliyorlar.

Susam sokagi saatiymis. Tia televizyon istiyor. Evlerinde televizyon yok; tam da o nedenle cok seviyor televizyonu. Hippi de sayilmaz herhalde de, oyle Amerikan usulu radikal bir aileleri var. Anne hemsire, baba insaat muhendisi. Bir kac yil Tibet'te kalmislar Baltimore'a yerlesmeden once. Oyle uluslararasi bir program varmis, gelismemis ulkelere gonullu isci olarak gidiyorsun, bogaz tokluguna calisiyorsun. Onlar kalifiye elemandan yararlaniyor, sen de degisik bir kultur tanimis oluyorsun. Misyonerlik sayilmaz. Dini anlamda hic sayilmaz, zaten anne babanin hristiyanlikla alakasi yok. Oyle 'modernizm misyonerligi' bile sayilmayabilir; gidenlerin tamamina yakininin baskalarina bilgi gorgu asilama heyecani soyle dursun, kendi ulkesi, kulturu canina tak ettigi icin, kendimi daglara taslara vurayim, budist, hinduist, onume ne cikarsa ondan olayim diye gittigini saniyorum cunku.

Ben de izliyorum Susam Sokagini. Ne kadar olmustu izlemeyeli, ozlemisim. Ne guzel bir programdi o! Universiteydim, essek kadardim, yine de denk geldikce kacirmadan izlerdim. Edi ile budu vardi, kurabiye canavari vardi, minik kus vardi. 4. 4. 1 2 3 4. Dalda dort adet kus var. Dort tane balik yuzuyor. 4. Dort. kisimlarini bile mutlulukla izlerdim. Sonra Turk aile yapisi ve bilmem nesini bozuyor ve de ayni zamanda sudur budur diye bi gerekceyle yayindan kaldirdilardi meclis karariyla. Meclisler hic kanun cikarmasa ne mutlu bir dunyamiz olur kimbilir.

Imagine there's no government.

Yok, boyle degildi ama bu da yakisti.

Susam sokagi bitti. Programin arasindaki oyuncak ucak, Star Wars amblemleri, cukulata, sekerleme ve cereal (Corn Flakes) reklamlari da bitti. Televizyonu kapattik. Dun kac cinayet olmus, polis kimleri yakalamis haberlerini, 'ay annem acayip seksi giyiniyor gicik kapiyorum', 'ay kizim 14 yasinda, onune gelenle sevismesine bisey demiyorum ama hamile kalmak istiyorum diye tutturdu, yasi biraz genc sayilmaz mi onun icin' konulu tartisma programlarini ve okuz bakisli artistlerin komedi dizilerini izlemeseler de olur, hatta daha iyi olur.

Alice sandalyenin kenarina tutunup, yukari cikmaya calisiyor. Yukari cikamiyor, ama bu yolla tay tay durmayi basardi. Bir taraftan da ablasina bakiyor. Kucuk cocuklar abilerini ablalarini ne cok sever hep. Tabii, abla hic yuz vermiyor. Elindeki gunes gozlugunu ahize yapmis; birisiyle telefonda konusuyor. Bir kere bile 'Alice' diyerek bahsetmiyormus kardesinden; cok mecbur kalirsa, Alice'in adi 'new baby'.

Ozgul Alice'in mamasini hazirladi. Tia altina isemis, aglamaya basladi. Yaa, ben sanki uc yasimdayken altima isemek soyle dursun, okuma yazma ve dort islem bilirdim diye hatirliyorum. (Ozgul amma attin diyor)

Tia'yla banyoya gittiler altini degistirmeye. Alice de benim kucagima geldi; muz yiyor. Agzi, burnu, alni, eli, gogsu ve bacaklari muz icinde. Simdi de bana sariliyor. Bebeklerin bir de isirma refleksi oluyor; agzini acmis; burnuma uzaniyor. Alice'cigim artik kocaman kiz oldun, burun ile meme arasindaki farki anlaman lazim. Hadi elindeki muzunu ye guzelce; aksam eve gidince annen meme verir insallah.

Eliyle yuzume dokunuyor. Yuzum vicik vicik muz oldu. Kendi cocugum olsa yine igrenir miyim acaba? Yere koyuyorum Alice'i. Simdi, yeni giydigim tisortu leke yapacak; Ozgul'den azari ben isitecem. Ozgul'le Tia iceriden geliyorlar. Tia da muz yemeye basliyor. Ozgul niye Alice'i yere koydun, tum yeri muz yapmis diye azarliyor beni. Ama ama, tisortumu mahvedecekti, yeri silmek daha kolay degil mi?

Ben yeri silerken, Alice yine ablasina sirnasiyor. Alice, anla iste sevmiyor seni ablan. Boyle de denmez ki. Belki buyuyunce sever. Tia caktirmadan itiyor kardesini. Ozgul anlatiyor, sabah da bogazlamaya kalkmis, yari saka yari ciddi. Aman yarabbim. Tia, neyin dogru neyin yanlis oldugunu ogretecek degilim sana ama ille bogmak istiyorsan kendi annen babanlayken bog olur mu? Yazik, biz belki bir gun Turkiye'ye donecez, omrumuzu hapislerde gecirmeyelim.

Alice azimle yine ablasinin yanina gidiyor. "Alice, your sister loves you very much" diyorum. Benim seyrettigimi gorunce guluyor. Kardesine elindeki muzdan veriyor. Tia yeni muz yedi daha, oyun istiyor sadece. Alice muzu almayinca Tia agzina tepistiriveriyor muzu. Bogulcak bebek. Ozgul mutfaktan kosup geliyor. Azarlamak da olmaz, sonucta kirk yilda bir kucuk kardesine bir sey vermis. Aferim Tia'cim, ama yok, yeni muz yedi o, hadi sen de yeyiver diyor. Alice'in agzini yeniden siliyor.

Alice'in uykusu geldi. Tia'nin da geldi aslinda, ama sabahtan beri Alice uyusun da Ozgul ablasiyla oynasinlar diye bekliyor kizcagiz. Ozgul Alice'i uyutmaya gitti; Tia da evin icinde dolaniyor, orayi burayi karistiriyor. Karistirsin.

Kitaba donuyorum. Pierre iyi bir insan ama kotu bir evlilik yapmis iste. Karisi cok guzel bir kadin ama bos kafa. Hem de biraz hafif mi derler, oyle iste. Kotu evlilik yapmak ne kotudur kimbilir, zavalli Pierre.

Ozgul iceriden geldi, Tia'ya masal okuyor. Anne baykus var, yavru baykuslar var. Anne yiyecek aramaya gidiyor, yavrular yuvada annelerini bekliyor. Fena bir masal degil aslinda, bastan sona beklemeyle surup gidiyor. Hayat da oyle degil mi? Tia anliyor mu bilemiyorum ama. Daha ilk kelimeden itiraz etti, ovl degil auwl okunacakmis. Ama Tia'cim hadi sen de bir Turkce konussan da, biz de ona gulsek. Yaa. Kolay degilmis yani. Ovl, auwl idare ediver iste.

Yaa, ben de mi bir muz yesem? Bugun ders calismayacam. Zaten Ozgul'u tek basina birakirsam yetisemez ikisinin birden pesinden. Dur, kendimi dinleyeyim biraz, ne yapmak istiyorum aslinda? Soyle bir cay olsa, bir de radyo olsa, radyoda arkasi yarin dinlesem. Bir elimde de sigara. Hatta heyecanli bir hikayeyse orgu bile olur. Allahim beni niye ev kadini olarak yaratmadin?

Masal bitti. Alice de hemen uyaniverdi zaten, Ozgul ona gitti. Fis fis verdik, Tia pencerenin yanina diktigimiz nane, maydanoz ve rokalari suluyor. Thank you Tia. Good job. Thank you. Buranin adeti boyle. Cocuk bir is yapti mi tesekkur edeceksin, ne guzel yaptin diyeceksin. Ama buyuyunce de burunlari bir karis havaya cikiyor, hayat boyu ovgu dinleye dinleye. Neyse, kendi cocugum degil ya, ben ne karisirim.

Alice sandalyeye tutunup tay tay durmak yerine sehpaya tutunuyor. Ortuyu asagiya cekecek kucuk saksiyi kafasina dusurecek. Yetisiyorum, sandalyeye goturuyorum. Buna tutun olur mu? Good job Alice. I appreciate you.

Prens Andrei babasiyla konusuyor, Natalya'yla evlenmek istiyorum, izin ver diye. Iste, soylularin da dertleri var kendilerine gore. Adam otuzunu asmis, hala babasindan izin istemesi gerekiyor evlenmek icin. Cok zitlasirsan miras payini kesiverir cunku.

Andrei'nin babasi kotu bir insan degil aslinda; ama yasli ve de acayip aksi bir adam. Nedensiz yere zitlik yapiyor, yakinlarinin kalbini kiriyor. Hele kizina neler cektirdi. Oyle yapmamak lazim. Uzuleceklerini bile bile kendini tutamiyorsun, ters laflar ediyorsun, hem aslinda sen de onlari ne kadar sevdigin halde. Al iste, bir yil gez dolas, bir yilin sonunda hala evlenmek istiyosan razi olacagim diyor. O bir yil nelere mal olacak haberi yok.

Prens Andrei Rostof'lara gidip Natalya'yi isteyecek. Hepsi cok sevinecekler. Ama, diyecek bir yil beklemek zorundayiz, ben de bu arada yurt disinda gidip dolasacagim. Bir yil bir sey degil aslinda; hele gunumuzde kim karar verdikten sonra iki ayda evlenebiliyor ki?

Ama sonra Prens Andrei uzaktayken, Natalya Anatol Kuragin'e kapilacak. Anatol Kuragin iyi birisi degil aslinda. Tolstoy'un hic bir kahramanina direkman kotu diyemiyor insan, ama bu Anatol pek sorumsuz, serseri bir adam: icki desen onda, kumar desen onda, capkinlik desen oyle. Hem de Natalya bilmiyor ama evli. Niyeti de ciddi degil yani Natalya'yla. Neyse, kacirmayi basaramayacak Natalya'yi. Pierre konusacak Anatol'la; cekip gidecek o da.

Alice benim kucagima gelmek istiyor. Gel bakalim. Galiba Alice bana asik oldu. Annesi gelince bile benim kucagimda oturmak istiyor. Ozgul de farketti, kesin asik hem de diyor. Konusmak mi lazim acaba? Alice aramizda cok yas farki var, hem ben Ozgul'u seviyorum. Sen daha cok gencsin, bir yasini bile doldurmadin. Bak, Natalya kacinci kere asik oldu, veya asik oldugunu sandi. Sen de buyuyeceksin, nice kereler asik olacaksin.

Hos, siz Amerika'lilar da artik ask mask da kalmamis gibi. Haftada bir asik degistiriyorlar, baksana. Neyse, orasi senin bilecegin is. Ama benden sana yar olmaz, en iyisi abi kardes kalalim. Aa, bak, tavsan. Oynamak ister misin tavsanla? Hadi sen tavsanla oyna, ben de kitabima doneyim.

Ozgul Tia'ya Turkish Music dinlemek ister miymis soruyor. Istermis. Mogollar koyuyoruz. Gecen yilki bebege hep 'Dunya Devrim Sarkilari' cd'si koyardim. Venseremos, Bir Mayis, Ciao Bella. Cok severdi. Hem de agac yasken egilir, oyle degil mi efendim?

Tia sevdi Mogollari. Dans ediyor yine. Alice de altina doldurmus yine, onu temizliyor Ozgul. Sicak azaldi. Yakinda anneleri gelecek. Bir buzlu cay yapayim, Ozgul de yoruldu, o da icer.

Napolyon Rusya'ya saldiriyor. Moskova'yi bile isgal edecek ama sonunda kisa ve acliga yenilecek, Fransa'ya zor donecek. Prens Andrei savasta olecek. Anatol da olecek savasta. Andrei Anatol'un olmekte oldugunu gorecek, affedecek kalbinde onu. 'Love thy enemy' buyrugunun anlamini ogrenecek olmeden. Pierre'in karisi da olecek. Savas meydaninda degil, hasta yataginda. Sonra Pierre ile Natalya evlenecekler nice olaydan sonra. Mutlu olacaklar. Hayat devam ediyor. Mutlu olmak lazim gelir mumkun mertebe. Sonra onlar da olecekler gunun birinde. Ama kitap yazmiyor o kadarini. Hayat hep devam ediyor ama kitabin bir yerde bitmesi gerek.

Mitolojideki Oedipus, bilmeden annesiyle evlendikten ve ogrenince vicdan azabi cektikten, kor olduktan ve yaslandiktan sonra ne demis biliyor musunuz? "Bunca aci deneyime karsin, ilerlemis yasim ve ruh buyuklugum herseyin iyi oldugu yargisina goturuyor beni" (*) Ayni sekilde, Sisyphos'un bile mutlu bir insan oldugunu dusunuyor Camus. Tepeye cikardigi kayanin gun sonunda geri yuvarlanacagini bile bile her gun yeniden yeniden kayayi cikarirken, en cok da kaya yeniden yuvarlanmaya basladiginda, tepeden tek basina inerken, hic bitmeyecek iskencesine geri donerken mutlu olmaliymis, bosuna cabasi ile.

Dansa devam Tia.

(*) Albert Camus, Sisyphos Soyleni

-o-

Ana Sayfa